İMO Üyeleri Truva ve Çanakkale’de

Ahmet GÜREL
İnşaat Mühendisi

23 Mart 2019 günü, İMO üyeleri ve misafirleri ile önce Ayvalık Şeytan Sofrası’nı sonra da Ali Bey adasını gezdik. Burası adını, Kurtuluş Savaşı sırasında padişahın “Yunanlılara teslim olun” emrine uymayarak silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin kumandalı Yarbay Ali Çetinkaya‘dan alıyor. Ayvalık çevresinde yer alan 22 adadan yerleşimin olduğu tek yer olan Cunda, aynı zamanda ülkemizin Ege’de yer alan en büyük 4. adasıdır.

li Bey Adası (Cunda)’nda 1,5 saat kaldık, Ayvalık’ın en özel müzelerinden biri olan Rahmi Koç Müzesi – Taksiyarhis Kilisesi’ni gezdik. Müze, Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür ve Kültür Vakfı tarafından restore edilmiş ve deniz müzesi olarak tefriş edilmiştir. Müze, Ayvalık’ın en önemli ziyaret mekanı olmuştur.

Yolumuza, 2018 yılında kurulan Troya Müzesi’ne gezerek devam ettik. Eksikleri olmasına rağmen, müze büyüleyiciydi. Yıllarca, Çanakkale arkeoloji müzesi’nde ve depolarında bekleyen objelerin bu müzede yer alması memnuniyet vericiydi. Dünya’nın çeşitli müzelerinde bulunan Troya eserlerinin, bu müzede bir gün yerine alacağı kanısındayım.

1998 yılında, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne  alınan Truva antik kentini gezmeden önce, Truva atı önünde fotoğraf çekildik. İzmirli ünlü ozan Homeros’un İlyada ve Odysseia destanlarının anayurdu, binlerce yıllık geçmişi olan Troia (Truva) kenti, tarih boyunca 9 kez yıkılıp yeniden kurulmuştur. Günümüzden yaklaşık beş bin yıl önce kurulduğu düşünülen kent, yaklaşık 3500 yıl boyunca önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.
İlk kez 1868’de Heinrich Schliemann, yaptığı kazılarla Troia kentini efsaneden gerçeğe dönüştürerek, bütün dünyaya tanıtarak büyük bir ün kazandırmıştır. Schliemann ne yazık ki kazı buluntulardan çok değerli bir kısmını yurt dışına kaçırarak, günümüzde hala devam eden bir hukuki mücadelenin başlamasına sebep olmuştur. Avrupa tarihi ve edebiyatı için büyük önem taşıyan Troia Bölgesi, 1996 yılında “Tarihî – Millî Park” ilan edilmiş ve Dünya Kültür Mirası Listesinde yerini almıştır.

Ertesi günü, otelimizden ayrılıp, vapur ile Gelibolu’ya geçtik, Kireç Burnu Kilitbahir Kalesi hakkında bilgi aldıktan sonra, ses efektleri ile donatılan tabyaları gezdik. Namazgah Tabyasını gezdikten sonra, Rumeli Hamidiye Tabyasıhakkında bilgiler alarak, fotoğrafladık. Rumeli Mecidiye Tabyasından bilgiler aldıktan sonra, Rumeli Mecidiye Tabyası Şehitliği’ni ziyaret ediyoruz. Burada yer alan, Seyit Onbaşı(Koca Seyit) Anıtı ve topunun ihtişamı izleyicilerin ilgisini çekmiştir. 

Çanakkale Şehitler Abidesi’ne yaklaşırken; “Mehmetçiğe Saygı” anıtı ve diğer heykel ve rölieflerini inceleyerek, fotoğrafladım.

Çanakkale Şehitler Anıtı üzerindeki kaidenin boyutu 25×25 m olarak yapılmış ve 4 ayak üzerine oturtulmuştur.  Çanakkale Şehitler Abidesi yüksekliği 41,7 metredir. Çanakkale Şehitler Abidesi’nin alt katında müze, bahçesinde, 2007 yılında açılan sembolik şehitlik, Türk Bahçesi, heykeltıraş Tankut Öktem’in yaptığı; “Yaralı Asker Anıtı”, Metin Yurdanur’un yaptığı “Mustafa Kemal Çanakkale”de Anıtı ve 45 m uzunluğunda bir rölyef bulunmaktadır. Şehitlikler, alabildiğince kalabalıktı. 59.250 şehitin adları, kırmızı cam panolara yazılmıştı.

Yahya Çavuş anıtı ve öyküsü, izleyicileri çok duygulandırdı. Arıburnu ve Anzakların çıkarma yaptığı koyu ziyaret edip, Mehmetçiğe Saygı Anıtı ve Kanlı Sırtbölgesini gördük. 57. Alay Şehitliği’ne gittik, bu alayın tüm er ve erbaşları, şehitlik mertebesine erişmişlerdi. Atatürk’ün gözetleme yeri, saatinin parçalandığı yer, siperlerin ve Yeni Zellanda anıt ve mezarlıklarınında de bulunduğu Conkbayır’ını gördük. İzmir’e döndük.

[ngg src=”galleries” ids=”1″ display=”basic_thumbnail” thumbnail_crop=”0″]