47. Dönem Genel Kurulu Eylem Ulutaş Ayatar’ın Konuşması

“İnsan, evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar” demiş Yaşar Kemal.

Bu salonu yüreğiyle dolduranlar hepimize merhaba, hepiniz hoşgeldiniz.

Takdir edersiniz ki,  bu Genel Kurul Tahsin VERGİN ve Saadettin UÇKUN zamanında yapmış olduğumuz genel kurullardan sonra en heyecanlı olduğum genel kurul.

Bizim için lider olan bu iki kişinin ağzının içine bakardık,  “Acaba ne diyecek? O ne cevap verecek?” diye bakardık, heyecanla beklerdik konuşmalarını. Ama onların rekabeti bile tatlıydı, faydalıydı ve saygılıydı. O saygı o zaman rakip gibi gözüken ama aslında aynı daldan gelen bizleri birleştirdi. Bir daha da birbirimizi bırakmaya hiç niyetimiz yok.  Gidenlere selam olsun, Mehmet KARCI, Ayhan EMEKLİ’ye.. Hepsini saygıyla anıyorum.

Sadece kaybettiklerimiz değil elbet Şubemize emekleriyle değer katanlar,  şu an aramızda bulunan eski başkanlarımızdan Sayın Ömer Zafer ALKU’ya,  Sayın BİROL BORA’ya da teşekkür etmek isterim, siz de hoş geldiniz. İyi ki buradasınız, bizimlesiniz.

Ve 46. Dönem Yönetim Kurulu üyelerim. Birlikte çok yol aldık, çok çalıştık, ürettik.  Bu ürettiklerimizin etkisini, yapmış olduğumuz üye ziyaretlerinde onların bizleri karşılarken göstermiş oldukları sevgilerinde hissettim.  Bu sevgi hepimizin. Bu yüzden başta Gürkan Başkan olmak üzere, tüm Yönetim Kurulu üyelerine emeklerinden dolayı teşekkür ederim.

Ve tabi ki 1988 yılında EMO İzmir Şube Başkanlığı görevini yürütürken kaybettiğim sevgili babamı, Mesut ULUTAŞ’ı da anmak isterim. Bir çocuk olarak sadece babamı kaybetmiştim o zaman ama Şube yöneticisi olduğum süre boyunca onun meslek odası içindeki toplumsal mücadelesini daha iyi anladım, kendime yol ettim.  Onu da hem saygı hem de hasretle anıyorum.

Ve bir teşekkür de Oda emekçilerine… Üye sayısı dikkate alındığında 3. Büyük Şube olmamıza rağmen en büyük Şubeyle aşağı yukarı aynı sayıda etkinlik yapıyorsak, onların özverili ve uyumlu çalışmaları sayesinde. Çok uzun dönem birlikte çalıştık, sizlere de teşekkürler.

2006 yılından bu yana büyük bir mutlulukla görev yaptığım Şubemizden Aralık ayı itibariyle ayrıldım.

Bulunduğum yer, oturduğum koltuk birilerinin emanetiydi elbet. Hep bu sorumlulukla yaklaştım görevime.

Şubemizi temsil ederken, üyelerimizin talebini,  ihtiyacını görerek neler yapabiliriz diye düşündüm ve elimden gelenin en iyisini yapmak, sonuna kadar çözüm üretmek gayretinde oldum.

Sorumluluk, samimiyet ve güven benim için en önemli değerlerdi.  Ve yeni görevimde de öyle olmaya devam edecek.

Eğer istersek, her veda yeni bir merhaba ile karşılanırmış. Ve ben de Değişim Grubunun 47. Dönem Yönetim Kurulu Başkan adayı olarak yeni bir döneme “merhaba” demek üzere hazırım.  Bu arada birlikte yol yürüyeceğim Yönetim Kurulu adayı arkadaşlarıma da çok teşekkür ederim. Heyecanlarını hiç kaybetmesinler.

Evet, biz bir yol tarif ettik çalışmalara başlarken. Önce “gel, bu yolda sensiz bir eksiğiz” dedik. Amaç üyenin de odasına sahip çıkmasıydı. Sonra bu yolda “asla yalnız yürümeyeceksin” dedik,  çünkü dayanışmayla çok daha iyisini başaracağımızı biliyoruz. Şimdi ise “daha gidecek çok yolumuz var” diyoruz. Çok iş yapacağız bu yolda her adımda değişim yaratacağız birlikte, yan yana, omuz omuza.

Değerli meslektaşlarım,  ciddi bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Maalesef, “çocuğum aç” diyerek insanlar kendilerini yakıyorlar. Her gün bir intihar haberi duyuyoruz. Bu haberler kalbimizi acıtıyor, yaralıyor.

Bu kriz, bize işsizlik olarak yansıyor, bu bize alım gücümüzün azalması olarak yansıyor. Bizim meslektaşlarımız, maalesef meslekleri dışında görevlerde çalışıyor; otellerde, marketlerde. Kendi mesleğinde çalışanların da ücretleri bizim belirlediğimiz asgari ücretin çok altında.  Kriz ve sayımızın fazlalığı bunun bir bahanesi oldu bir yandan. “Sen çalışmazsan yerine bir başkası muhakkak gelir” görüşü hâkim sektörde.

Geçtiğimiz yıl, inşaat mühendisliği bölümlerinde kontenjanlarımız boş kaldı, tercih edilmedi mesleğimiz. Bu, akademik kadrosu ve yeterli imkânları olmadan bölüm açılmasına bir cevaptı aslında ama aynı zamanda tercih edilmedi mesleğimiz. Bu da, bizim mesleki itibarımızı zedeledi elbette.

Ama unutmayın, Hayat umutsuzluktan umut yaratmaktır. 9000 kişilik bir örgütten bahsediyoruz. Bundan bir güç elbet çıkartabiliriz. Yeter ki siz de sahip çıkın.

Doğrudur, bu ülkede imar barışı denilen uygulama hem proje üreten, hem denetleyen, hem de uygulayan meslektaşlarımızın yaptığımız işi anlamsızlaştırdı hem de vatandaşların can güvenliğini tehlikeye attı. İnsanların mülkiyet uğruna neye imza attıklarından haberi bile yok.

Doğrudur, sürekli deprem oluyor, sadece fay hatlarını konuşuyoruz televizyonlarda, “fay hatları nereden gelmiş nereye gidecek.” Vatandaşı aslında ilgilendirmeyen konu, “ne zaman deprem olacak” sorusu adeta konuşulması gerekeni saklamak adına dönüp duruyor televizyonlarda.

Deprem olmadan binalar çöküyor, yapı stoğumuz bize alarm veriyor. Yap stoğu envateri acil çıkartılmalı. Bizim güvenli yapılarda oturmamız ile ilgili sorumlulukları gereği yöneticilerimizin nereden başlanacağını bilmeleri için buna ihtiyacı var.

Mesleğimizi daha fazla anlatmalıyız, depremi değil yapıyı konuşmanın önemini anlatmalıyız. Hem bizi yönetenlere, hem de halka. Yapılarımız görünür durumda ama maalesef biz görünür durumda değiliz.

Bu nedenle, basında daha fazla yer almak niyetindeyiz önümüzdeki dönem. Yeni eylem biçimleri düşünüyoruz. Sosyal medyayı daha fazla kullanma niyetindeyiz. Bu noktada desteğinize ihtiyacımız olacak.

Ve tabi ki mesleki kalite ve uzmanlıklarımız.. Bu işsizlikte konuşulur mu? Evet konuşulur. Bu sayısal fazlalıkta tek bir alana yönelmemek önemli. Bu nedenle kamusal sorumluluğu olan mesleğimizi yaparken kaliteyi ve uzmanlık alanlarımızı önemsiyoruz. Önümüzdeki dönem bu konuyu da çalışma programımıza aldık.

Üyelerimize “iş alanı yaratmamız mümkün değil, ama iş potansiyelini araştırmamız mümkün” diyoruz. Ve yurt dışına yüzümüzü çevirip,  oradaki iş potansiyelini araştırarak ona yönelik eğitimler planlamayı hedefliyoruz.

Yapı envanterine yönelik çalışmalar, uzmanlık alanları, temel afet bilinci eğitimleri, üyelerimiz arasında dayanışma platformları, işyeri- ilçe temsilciliklerinin etkisinin arttırılması, genç mühendisler, iş arayan üyeler, kentimiz, yurtdışı, işçi sağlığı iş güvenliği, geleceğimiz olan genç İMO… bunlar kısa, orta ve uzun vadede üzerinde çalışmayı planladığımız konular.

Bu dönem Şubemizin çeşitli kurularında görev alanlar olmak üzere, bize aklını, zamanını ve samimiyetini verecek tüm meslektaşlarımıza kapımız açıktır. Biz bir tohum atıyoruz, fikirlerimizle.  Onu büyütecek ve yeşertecek sizler olacaksınız.

Seçim çalışmalarımızda bir vurgu daha yaptık, “Kadın Başkan geliyor” diye.. Amaç bir kişiyi değil, temsiliyeti öne çıkarmaktı. Çünkü bu temsiliyeti önemsiyoruz biz. Bu nedenle çalışmalarımızda bir önceliğimiz var: Beyaz Baretli Kadınlar projesi.

Çok yakın bir zamanda bir kadına şiddet uygulayan bir erkeğe müdahale ederken üniversite sınavına hazırlanan, hedefi doktor olmak, insan hayatını kurtarmak olan bir gencin katil oluşunu ve tutuklanmasını seyrettik medyada.

Kadına yönelik şiddetin meşru hale geldiği, kadın cinayetlerinin de sayı olarak görüldüğü ama hiçbir önlem alınmadığı ülkemizde kadınların iş hayatındaki varlığı sorgulanır olmuştur. Biz de bunu sorguluyoruz.

Kadın üye sayısı %10 civarında ama iş arayan üyelerimizde bu oran % 30’a çıkmakta. Kadın erkekten üstündür demiyoruz, biz bu mesleği cinsiyetimizle değil beynimizle yapıyoruz diyoruz. Bu nedenle mesleğimizde yaşanan cinsiyet ayrımcılığına karşın kadın öğrencilerimizin kendilerine güvenini sağlamaktı hedefimiz.  Şu an 100 kadın mühendis bu projenin etrafında bir arada.  Bu projemizi daha da geliştireceğiz, eşit hale gelinceye kadar.

Yarın seçimlerimiz var, bu görevi bana verirseniz, bu görevi büyük bir onurla taşıyacağımı bilmenizi isterim. Belki bu Şubenin ilk kadın başkanı olacağım ama son kadın başkan olmamak için çalışacağım.

Teşekkürler, sevgiyle kalın