Yapı stokunun belirlenmesi neden gereklidir?

Fotoğraf: Ali Serkan Güler

İzmir’de yapılan çalışmalar

Jale Alel
İnşaat Mühendisi

Merkez üssü Gölcük olan ve tüm Marmara bölgesini etkileyen 7,4 büyüklüğündeki depremde 18.873 kişi hayatını kaybetti, 23.781 kişi yaralandı, 328.113 civarında konut ve işyeri hasar gördü, ülke ekonomisi kısa zamanda telafi edilmesi mümkün olmayacak derecede etkilendi.

Mevcut yapı stokuna bakıldığında durumun iç açıcı olmadığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre ülkemizde 20 milyon civarında yapı bulunmaktadır. Bu yapıların % 60’ının 25 yaş ve üzerinde bulunduğu, büyük oranda ruhsatsız ve niteliksiz olduğu, mühendislik hizmeti almadan veya kısmen alarak ve yapı denetimi olmadan üretildiği, pek çoğunun güçlendirilmesi gerektiği, yine kayda değer ölçüde yapının yıkılarak yeniden yapılmasının zorunluluk olduğu bilinmektedir.

Dünya Bankası tarafından hazırlanan Türkiye’nin karşılaşacağı deprem ve taşkınlar sonrası olası kayıpların tahmin edilmeye çalışıldığı risk raporunda (GFDRR, 2015), tüm şehirlerin GSMH’ye katkısının ne oranda kaybedilebileceğine ilişkin göreli değerlendirmeler yapılmış ve çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre, kendi yarattığı gelire oranla en fazla kaybın İzmir’de olacağı tahmin edilmektedir. Yıllık yaklaşık 60 Milyar $ katkı sağlayan bölgede, milli hasılanın yıllık ortalama % 4 kayıp yaşayacağı öngörülmektedir. Yıllık ortalama sermaye kaybı açısından ise 800 Milyar $ ile ilk sırada bulunan İstanbul’dan sonra 300 Milyar $ ile İzmir ikinci sırada yer almaktadır.

Ülkemizin de taraf olduğu Hyogo Protokolü (2005) ile dünyada meydana gelen, büyük can ve ekonomik kayıplara neden olan depremler sonrası yıllardır yapılan çalışmalar değerlendirilerek tehlike, kırılganlık ve risk kavramları yeniden tanımlanmış ve  “Kriz Yönetimi”nden “Risk Yönetimi”ne geçilmiştir.

Bu değişikliğin nedeni deprem olduktan sonra yaraları sarmak yerine deprem olmadan gerekli önlemleri almanın gerek can kayıplarını önlemek gerekse ekonomik kayıpların en aza indirilmesini sağlamakta daha etkili bir yol olacağının anlaşılmasıdır.

Ülkemizde de depremleri öğrenmek,  deprem güvenli yerleşme ve yapılaşma, depremlerin etkileriyle baş edebilmek amaçlarıyla 2012 tarihinde Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP) hazırlanarak, planın uygulanması için konuyla ilgili bütün kurumlara görevler verilmiştir. Bina stokunun belirlenmesine ilişkin görevler Belediyelere verilmiş olup, izleme görevi AFAD’a bırakılmıştır. Fakat 2017 sonunda tamamlanmış olması gereken ülkemiz bina envanterinin oluşturulması çalışmaları oldukça sınırlı düzeyde kalmıştır.

UDSEP 2023 GÖREV DAĞILIMINDAN ÖRNEK:

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASININ İZMİR’DE YER ALDIĞI AFET RİSKİNİ AZALTMA ÇALIŞMALARI

Depremlerin afete dönüşmemesi için ilk alınması gereken önlem yapıların depreme karşı güvenli olarak inşa edilmesi, mevcut yapıların da depremlere dayanıklı hale getirilmesidir. Yeni yapılacak binalar çıkarılan yasalarla denetim altına alınmıştır, ancak mevcut yapıların durumunun nasıl olduğu bilinmemektedir. Bu yapıların mevcut durumlarının tespiti ancak envanterinin çıkarılmasıyla mümkündür. Bu amaca yönelik olarak kentimizde yapılan çalışmaları ana başlıklar halinde sıralarsak;

1) İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ RADIUS PROJESİ   (1999) “Kentsel Alanların Deprem Felaketlerine Karşı İncelenmesi için Risk Değerlendirme Araçları”

“İzmir Deprem Master Planı”  1999 yılının Temmuz ayında tamamlandı. Deprem Master Planıyla DEPREM SENARYOSU metni hazırlandı. Bu Senaryo, Türkiye’de bir ilk oldu.

RADIUS Projesi çerçevesinde ortaya çıkan “İzmir Deprem Master Planı” ve  “Radius Sonuç Raporu”, İzmir’de olası deprem zararlarını azaltmanın iki temel koşulunu belirledi:

1) Yeni yapılacak yapıların mevcut deprem riskini artırmamasını sağlamak,

2) Mevcut deprem riskinin azaltılması yönünde tedbirler almak.

2) İZMİR AFET RİSKİNİ AZALTMA SEMPOZYUMU / İZMİR’DE KURUMLAR AFET İÇİN NE YAPTI?  (7-8 Aralık 2009)

İzmir Valiliğince düzenlenen sempozyumda İzmir kentinde yer alan tüm kurumlar 1999 Radius Projesinde yer aldığı şekilde mevcut deprem riskinin azaltılması yönünde kurumlarınca alınan tedbirleri aktarmışlardır.

3) PİLOT PROJE ÇALIŞMASI – DEPREM RİSKİ AÇISINDAN İZMİR’DEKİ ÜÇ PİLOT BÖLGEDE YAPI STOĞU BELİRLENMESİ (ALAYBEY, MANAVKUYU, BASIN SİTESİ)  (İMO İzmir Şubesi ve DEÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü)

2009 yılında yapılan bu pilot çalışma; 1999 yılında tamamlanan Radius Projesinin güncellenmesi ve binalar ölçeğinde detaylandırılmasının gerekliliğine dikkat çekmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada İzmir’de pilot olarak seçilen, Alaybey (259 bina), Manavkuyu (696 bina), Basınsitesi (535 bina) semtlerindeki toplam 1490 binanın envanterinin kapsamlı olarak çıkartılması amaçlanmıştır.

4) AFETE DİRENÇLİ KENTLER KAVRAMI ÇERÇEVESİNDE İZMİR’DE YAPI STOKU ENVANTERİ VE DEPREM RİSKİ ÇALIŞMALARI

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın 15 Kasım 2011 tarihinde imzaladığı  protokol kapsamında yapılan ve yaklaşık on ay süren hizmet projesi 2012 yılı içerisinde tamamlanmış ve pilot bölge olarak seçilen Balçova ve Seferihisar-Merkez ilçelerinde “Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” konulu bir proje yürütülmüştür.

Proje kapsamında Balçova ve Seferihisar-Merkez’de toplam 10.550 betonarme ve yığma-karma yapının envanter bilgisi oluşturulmuş ve bu yapılar arasındaki 5.621 adet bina, deprem riski açısında birinci ve ikinci kademe olarak adlandırılan yöntemler ile değerlendirilmiştir.

Projenin hedefleri ve oluşturulan veri tabanı, afete maruz alanların/yapıların dönüştürülmesi Ulusal Deprem Stratejisi (UDSEP-2023, 2011) Eylem Tablosu ile tanımlanmış hedeflerle tam uyumludur.

2012 yılında tamamlanan pilot proje, uygulama yöntemi, yüksek çözünürlüğü, yönetim modeli ve sonuçları itibariyle hâlihazırda geçerliliğini korumaktadır.

Projenin somut çıktıları şöyle sıralanabilir:

a) Sorgulanabilir sayısal bir imar bilgi sistemi oluşturulmuştur (tapular, projeler, kullanım ruhsatları vb.),
b) Mühendislere eğitim verilerek bina değerlendirmesinde görev alabilecek sertifikalı mühendis havuzu oluşturulmuştur,
c) Öncelikli binalar belirlenerek bu binaların iyileştirilmesi amacıyla yürütülecek bir çalışmanın yaklaşık maliyeti ortaya çıkarılmıştır,
ç) Bölgede beklenen şiddetli yer hareketinden en fazla etkilenecek insanların sayısına ilişkin bir tahminde bulunulmuş, bu tahmine bağlı afet sonrası yapılacak çalışmaların boyutu ile ilgili bir öngörü geliştirilmiştir,
d) Deprem sonrası yapılması gereken hasar tespit çalışmalarına nesnel bir temel oluşturulmuştur,
e) Hasar tespitinin nereden başlaması gerektiği, hasarın nerelerde yoğunlaşmasının beklendiği gibi konularda önemli bir aşamaya gelinmiştir.
f) Bu aşamadan sonra, ön değerlendirme çalışmaları İzmir’in diğer bölgelerine genişletilmeli, yapılacak plan çalışmalarıyla, mevcut yapıların ekonomik olarak güçlendirilmesi, kentsel planlama, yasal, finansal ve sosyal boyutlar çalışılmalı, envanter bilgileri ve öncelik çıktıları risk ve afet yönetimi çalışmalarına entegre edilmelidir.
g) Bütüncül bir yaklaşımla, İzmir kentinin deprem sonucu maruz kalma olasılığı yüksek olan can kayıplarının büyük oranda azaltılması, kentin afete dirençli hale getirilmesi mümkündür.

SONUÇ OLARAK;

Mevcut yapı stokuna ilişkin verilerin tahminlere dayandığı bilinmektedir, çünkü ülkemizin ayrıntılı yapı envanteri yoktur. Yapı stoku envanterinin çıkarılmasıyla öncelikli olarak yenilenmesi gereken binalar/bölgeler ile öncelikli olarak güçlendirilmesi gereken binalar belirlenecek, bir plan dahilinde riskten adım adım uzaklaşılması sağlanacaktır.

Deprem toplanma alanlarının imara açılması, yerel/merkezi yönetimlerin rant odaklı projeler geliştirmesi, deprem tehlikesinin görmezden gelinerek yenilenmesi gereken binalarla ilgili ciddi bir irade ortaya konmamış olması, İmar Barışında görüldüğü gibi toplumsal duyarlılığın törpülenmiş olması olası bir depremin büyük yıkımlara ve can kayıplarına yol açacağı, ülkemiz ekonomisinin büyük bir yara alacağı konusundaki endişelerimizi arttırıyor.

Bu doğrultuda merkezi ve yerel yönetimlerin bir an önce üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı şekilde,

  1. UDSEP-2012 nin verdiği görev doğrultusunda bir plan doğrultusunda yapı stoğu envanter çalışması tamamlanmalıdır.
  2. Yapı stoğu envanter çalışmalarının tamamlanmasının ardından İzmir’de Radius Projesi güncellenerek İzmir Deprem Master Planı yapılmalıdır.

KAYNAKLAR:

1)  T.Baran, S. Kahraman, Ö.Özçelik, İ.S.Mısır, A.Saatçı, S.C.Girgin (2017), Afete Dirençli  Kentler Kavramı Çerçevesinde İzmir’de Yapı Stoku Envanteri ve Deprem Riski Çalışmaları – İzmir ve Deprem Konferansı Bildiriler Kitabı

2) H.H. Çatal, A. İncir, J. Alel,  A. Ermin, İ.Özmen (2009), Deprem Riski Açısından İzmir’deki Üç Pilot Bölgede Yapı Stoğunun Değerlendirilmesi (Alaybey, Manavkuyu, Basınsitesi), İzmir Afet Riskini Azaltma Sempozyumu Bildiriler Kitabı (2009)

3) F. Selvitopu, İzmir Radius Projesi, EgeMimarlık, 33. sayı

4) İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Çalışma Raporları

5) UDSEP – kitap

6) AFAD – İzmir İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü