Kastamonu İli Bozkurt İlçesi bilindiği gibi geçtiğimiz aylarda büyük bir sel felaketi yaşadı. İnşaat Mühendisleri Odası bölgede yaşanan afetin incelenmesi için Ankara Şubesi’ni görevlendirdi. Bende İzmir’de şehir içi taşkınlar üzerine çalışan bir mühendis olmam nedeniyle ve her ne kadar farklı iklimlerde olsalar da, topografik olarak İlimize benzerlik göstermesi açısından Kastamonu Bozkurt İlçesinde yaşanan afet için oluşturulan inceleme heyetine katılmak için talepte bulundum ve böylelikle bende inceleme heyetinde yer aldım. 18 Ağustos 2021 tarihinde yapılan inceleme gezisinin ardından heyet ile hazırlamış olduğumuz rapora Odamızın internet adresinden ulaşabilirsiniz. Bense kısaca kendi izlenimlerimi ve konunun ilimizde taşkınla mücadele açısından hangi dersleri barındırdığını kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yolculuğumuz Kastamonu Küre’den başlıyor. Yollarda heyelan ve göçmeler var. O nedenle İnebolu üzerinden gideceğiz Bozkurt’a. Küre, bir maden şehri. Her yerde maden hafriyatı göze çarpıyor, birde dere yatağında tünel kazısından çıkan tonlarca kazı malzemesi.
Sık ormanlarla kaplı virajlı bir yolla İnebolu’ ya iniyoruz. Heyetimizde İMO Ankara Şubesinden çok değerli meslektaşlarımız var. Yolda sıklıkla iş makineleri görüyoruz. Yıllarca su havzalarında ulaşım yolları üzerine çalışmış Ankara Şube Yöneticisi Bülent Tatlı bizlere bölgede heyelan direnlerini gösteriyor. Son derece basit ve ucuz bu imalatlar, heyelan bölgesinde ki suyun drenajını sağlıyor. Ama bir “kusurları” var. Gösterişsizler. Öyle malum siyasilerin mega proje şovlarının bir parçası olma şansları yok. Unutulmaya yüz tutmuşlar. Daha sonra öğreniyoruz ki; MTA bölgeyi Aktif Heyelan Bölgesi olarak ilan etmiş, yani her yerde heyelan riski var. Heyelanların tetikleyicisinin ise yağışlar olduğu herkesin malumu.
Ayancık’tan farklı olarak bu bölgede İnebolu- Bozkurt arasında sahilde ki ağaçların çoğunun köklü ağaçlar olduğu görülüyor. Bu, taşkında gelen ağaç- kütük vb. odunsu malzemenin yerinden sökülerek ve sürüklenerek geldiği anlamına geliyor. Dere yataklarında büyüyen ağaçlar DSİ ekiplerince önceki yıllarda düzenli olarak temizlenir, derelerin bakımları yapılırmış, bir önceki sellerde gelen kaya parçaları kaldırılırmış. Bu işlerin uzun zamandır yapılmadığı ifade ediliyor. Bu işlerde ışıltılı mega projelerin yanında belli ki gereksiz görülmüş, heyelan taşkın direnleri gibi. Bozkurt ilçe merkezini, yıkılan Ölçen Apartmanını, içleri ağaç kütükleri, siltli killi ince malzeme ile, yani kum toprak ile tamamen dolmuş binaları, yıkılan köprüleri, dere ıslah duvarlarını inceliyoruz. Üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen halen dere yataklarında araçlar, girilememiş daireler olduğu yıkımın ve enkazın boyutu hakkında bizlere bilgi veriyor.
Kastamonu Bozkurt’un Odamızın Değerlendirme Raporu’nda da belirtildiği gibi bir hatalar zincirine kurban gittiği çok açık. Mansabında yerleşim alanları olan su havzalarında yarını düşünmeden yürütülen her türlü günü birlik ekonomik- ticari faaliyetler, birde rütin dere ve havza bakım çalışmalarının eskisi gibi itibar görmemesi, küçümsenmesi ana fail olarak ortaya çıkıyor.
İlimiz açından da temel dere temizlik çalışmalarının, üst havza tedbirlerinin ne kadar önemli olduğunu bilmek ve sürekli gündemde tutmak gerekiyor. İlimizin kadim bir kent olması, yerleşim alanlarında proje geliştirme olanaklarını sınırlıyor. Bununla beraber yerleşim alanlarının ise yağış havzalarının çıkış noktasında ve deniz kenarında olması bu tip afetleri ilimiz için de tehlikeli hale getiriyor.
Artık neredeyse yağışları bir gün önce % 80 olasılıkla tahmin edebiliyoruz. Yağan yağışların nerede nasıl bir sele yol açabileceğini de yüksek olasılıklarla tahmin edebiliyoruz. Bunlarla ilgili taşkın tehlike haritaları hazırlayabiliyoruz. Havzaları üst ölçekte görebiliyor ve iklim değişikliklerini algılayabiliyoruz. Daha güzel ve herkes için yaşanabilir bir dünyayı ise hep beraber kuracağız. Bu mücadelede herkese yer var.