Cam Tavan Söyleşileri – Aylin Yalçınsoy Köseoğlu

Aylin Yalçınsoy Köseoğlu
Y. İnşaat Mühendisi

İMO İzmir Şubesi Bülteni 8 Mart Özel Sayısı
Cam Tavan Söyleşileri
– Aylin Yalçınsoy Köseoğlu

Kadınlar için “CAM TAVAN” ne demek, sizin için ne anlama geliyor?

Cam tavan, ister iş dünyasında, ister politika veya eğitim alanında olsun, özünde sosyal ve ekonomik cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması ve kadınlar açısından kurumlarda üst düzey yönetici pozisyonlarına yükselmelerinin önündeki görünmez engeller olarak nitelendiriliyor.

Cam tavana neden olan faktörler kişisel gelişim eksiği, çalışma ortamı, ücretler, insan kayırmaca, iletişim kanallarının açık olmaması, fırsatları iyi değerlendirememe, yanlış kurum tercihi, sabırsız olunması, kendine güvensizlik, cinsiyet ayrımcılığı, mentör eksikliği ve yönetici kaynaklı engellerin varlığı olarak sayılabilir.

Çalışmalar kadın çalışanların sayısal olarak iş hayatında son dönemlerde daha çok olmalarına karşın kurumların üst düzey yönetim pozisyonlarında temsil oranlarının oldukça düşük olduğunu gösteriyor.

Nüfusun yarısını oluşturan kadınların hem yönetici olarak ve hem de istihdamda sınırlı oranda yer almaları ülkenin gelişimi konusundaki ciddi engellerden biridir. Zira Türkiye’de kadınların üst yönetimde yer alma sorunundan önce maalesef istihdama katılma sorunu bulunmaktadır. Kadının istihdama katılımının artmasıyla verimlilik yükselecek, yönetimde yer almaları halinde ise kurum ve ülke imajı gelişecektir.

Ayrıca, kadınların güçlü önsezileri, gelişmiş empati duyguları, kolay iletişim kurma becerileri, uzlaşmaya daha yatkın olmaları ve sabırları ile iş hayatında erkeklerden farklı ve katkı sağlar konumda olduklarını düşünüyorum. Kadınların bu özellikleri, iş dünyasında büyük avantaj sağlayabilecekken maalesef bu fırsat dünya genelinde birçok kadına verilmemektedir.

Dünyada ve Türkiye’de cam tavanın kırılması için neler yapılmalı?

Dünya’da ve Türkiye’de toplumsal cinsiyet anlayışı kadınların işgücüne katılımında büyük bir engel olmaya devam ederken istihdama girişte büyük önem taşıyan eğitim ve mesleki eğitim seviyesinin ve özellikle kız çocuklarının eğitim seviyesinin arttırılması gerekiyor. Ayrıca uluslararası cinsiyet eşitliğine yönelik yasaların uygulamada geçerliliğinin olması için kamunun her düzeyde gerekli girişimlerde bulunması şart. Kadınların yönetici olmasının destekleyici olumlu eylem politikaları oluşturacak bir insiyatifin oluşturulması gerekiyor.

Küreselleşen dünyada ülkelerin daha fazla demokratikleşmesi, sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleştirebilmesi, insan haklarına saygılı ve farklılıkların katma değerini iyi kullanabilen bir işgücü oluşturması için yönetimde kadınların da temsili son derece önemli.

Türkiye’de kadınların karşılaştığı cam tavan sorununun çözülmesi için öncelikli olarak işgücünde kadın istihdamının artırılması gerektiğini düşünüyorum. 2014 yılına ait Türkiye’de Kadın İşgücü Profili ve İstatistiklerinin Analizi göre; evli, 25-49 yaş grubundaki kadınların, çocuklu hanelerdeki kadınlar içinde işgücüne katılım ve istihdam oranları en düşük düzeydedir. İşgücü dışında kalan ve çocuklarının bakımını kendi üstlenen kadınların önemli bir oranı bakım hizmetlerini pahalı bulmakta. Bu nedenle ülke gelişimini ve işgücüne katılımı artırmayı hedefleyen politikaların bakım hizmetlerine ve esnek çalışma saatlerine ilişkin politikalarla birlikte düşünülmesi de zorunludur.

Özellikle kayıt dışı istihdam sorununun tüm sektörlerde kadınlar için erkeklerden daha yüksek olduğunu ve kayıt dışılıkla mücadele politikalarının toplumsal cinsiyete duyarlı olması gerekliliği de dikkat çekmek istediğim bir diğer konu.

Türkiye’de Kadın Sorunları Genel Müdürlüğü’nün 2005 verilerine göre kamu kurumlarında yönetici pozisyonlarındaki kadın oranı % 0- 20 arasında değişmektedir. Özel sektörde ve siyasette kadın oranı ise; işverenlerde % 13, Mecliste temsil oranı % 4.4 (AB ortalaması %21, A.P %30, dünya ortalaması%27) Belediye Başkanı %1, Üniversite Rektörlerinde % 6.2, Rektör Yardımcısı %11.3,

Dekan %13.7, Dekan Yardımcısı %  27.6, Enstitü Müdürü %16.9, Bölüm  Başkanı %  22.7,

Başhekimlerde % 2.

Türkiye’deki kadınların iş gücüne katılımlarının değerlendirilmesinin yapıldığı bir çalışmada, 2006 yılındaki % 30,6’lık oran ile Türkiye’nin yine OECD ülkeleri içinde kadınlarda iş gücüne katılımda sonuncu olduğuna dikkat çekilmiştir. İş gücüne katılımda en iyi ülkenin yüzde 75,4 ile Norveç olduğu belirtilen çalışmada, Amerika Birleşik Devletleri’nde GAO tarafından 2002’de yayımlanan bir çalışmaya göre; ABD’de kadınlar işgücünün yaklaşık % 47’sini oluştururken, bunların sadece % 12’si yönetim kademelerinde yer almaktadırlar. Avrupa’da çalışan kadınların ancak % 5’den azı üst yönetimde yer alabilmektedir. Yani Dünya ile birlikte Türkiye’nin de bu konuda yol alması için çalışması gerekiyor.

Farkında olmadan kendi içsel cam tavanlarımız mı var? Cam tavanın kırılması için bireysel olarak neler yapılmalı?

Kadınların aile içi sorumluluk, toplumsal önyargılar, fırsat eşitliğinin olmayışı, cinsel kalıplar vb. gibi nedenlerden ötürü maruz kaldıkları cam tavan engelini aşmalarının en önemli yolu özgüvene sahip olmalarıdır. Cam tavanı kırmak her ne kadar toplumsal ve örgütsel bir çaba gerektirse de, kişi bu sorunla baş etmeye öncelikle özgüvenini geliştirmekle başlamalıdır. Çünkü birey kendine ne kadar güvenir ve geleceğe olumlu yönde bakarsa, çevresindeki kişilerin ve çalıştığı kurumun da bakış açısı o yönde değişecektir.

Cam Tavan sendromu nasıl oluşur ve sonuçları nelerdir? Cam tavanın varlığı ne noktada hissedilir, siz nasıl anladınız?

Cam tavan sendromu, aslında kişinin birçok kereler başarısızlığa uğrayarak, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp, bir daha deneme cesaretini kaybetmesidir. Bu tanım çerçevesinde kadınların yaşadıkları olumsuz girişimlerden daha çok etkilendiği ve bunu kendilerine bir engel olarak gördükleri sonucuna da ulaşılabiliriz.

Hayata gözümüzü açtığımız andan itibaren tabular ile büyüyen bir toplum olduğumuz için her alanda kendimize engeller yaratma konusunda çok başarılıyız. Çevremizden gelen yasakları ve ayıpları da cam tavan olarak adlandırabiliriz. Kadın kısmı evde oturur, elinin hamuru ile erkek işine karışma vb. gibi deyimlerimiz ülkemizde kalıplaşmış bakış açısını gösteren en güzel örnekler. Kişinin öncelikle çocukluğunda yaşadığı olaylar ve bilinçaltında oluşanlar da bu engelleri yaratıyor. Hatta ailenin statüsüne ve ekonomik seviyesine göre söylemler değişiyor. Çocuğa “bizim için onlara ulaşmak çok zor deniyor” ve sonrasında bu yargıyı aşmak neredeyse imkânsız hale geliyor. İş hayatında her zorlukta tekrar bu duyguyla yüzleşiliyor. Birey uğraşıyor, bir noktada tıkanıyor, mümkün değil diyerek kendisini kapatıyor.

Bazı baskıların aileden başladığını düşünüyorum. Toplumsal ön yargılar, gelenek ve göreneklerimiz özellikle kadın çalışanların iş hayatında olması ile ilgili çok fazla negatif algı var toplumumuzda.

Cam tavana maruz kalan bireyin en sık karşılaştığı olumsuz sonuç motivasyon kaybıdır. Gerek kurumsal, gerekse bireysel faktörlerden kaynaklı engeller nedeniyle hedeflediği başarıları elde edemeyen çalışan, fikirlerinin de dikkate alınmayacağını düşünür. Fikirlerini açıkça ifade edemez. Bu durum kurum içerisinde değişik ve sağlıklı fikirlerin dile getirilmesini önler.

Cam tavan bireyin yaratıcılığını kaybetmesine neden olur, yeni fikirler azalır. İnsanın doğası da rutine devam etmeye meyilli oluyor. Yaşam uzun bir maraton olduğundan başlangıçta tek düze bir yaşam ve çalışma ortamı konforlu ve risksiz hissettirir. Ama bu hem kurum açısından, hem de gelecekteki kariyeriniz açısından büyük sıkıntı yaratabiliyor.

Önünün kapandığını ve engellendiğini düşünen bireyin beklentilerini karşılayamayan kurumsal yapı, bir süre sonra bireyin işten memnuniyetsizliğini artırır ve artık başarılı olmak ve hırsla çalışmak için bir neden kalmaz. Doğal olarak yaşanacak verimlilik düşüşü ise kurumda kaynakların etkin kullanılmamasına, süreklilik olmamasına, üretim kalitesinde sorun yaşanmasına neden olur. Bu nedenle bireyin üzerindeki bu psikolojik durum, erken çözüme kavuşturulmadığında kurumu zarara uğratabilecek nitelikte ciddi bir risk oluşturur.

Cam tavan sendromu kurumların maliyetlerini artırır. Kurumlar rekabet edebilmek ve verimli olabilmek için farklı ve donanımlı yöneticiler görevlendirmek durumunda. Ancak yöneticinin gönüllü/gönülsüz işyerinden ayrılması halinde, yeni pozisyona atanan yöneticiyi kurum için verimli hale getirmek, işletmede birtakım görünen ve görünmeyen maliyetlere katlanma durumuna yol açabilir.

Cam tavan kurulmasına Kurumlar nasıl engel olabilir?

Kadın çalışanlara kariyer geliştirme programları olarak mesleki eğitim ve deneyimi artırıcı özel görevler verilmesi kadınların yönetim aşamasına geçişini ve uyumunu kolaylaştırıyor.

Burada çalıştığı kurumun yapısı da çok önemli. Çalışanlara yeterli eğitim ve danışmanlık verilmediği takdirde çalışan kendini yalnız hissediyor ve bir süre sonra işini yap, paranı kazan düşüncesiyle hareket etmeye başlıyor. Kurum içinde tüm çalışanlara eşit fırsatlar tanınıp, kariyer süreçlerinde rehberlik edilmesi çok faydalı oluyor.

Öncelikli olarak kişinin kendi sahip olduğu bilgi ve deneyimi farkında olması, hayal ettiği pozisyona ulaşabilmek için ne kadar yeterliyim diye düşünmesi gerekiyor. Üst yönetim bu fırsatı size vermiyorsa adım atamıyorsunuz ileri gidemiyorsunuz. Bu konuda yöneticilere çok fazla iş düştüğünü düşünüyorum.

Kurum içinde mümkün olduğunca kurumsal bir yapı oluşturmanız gerekiyor. Herkesin yetkileri alanları ve sorumlulukları belli olmalı. Ben çok fazla bürokrasiden bahsetmiyorum ama tutarlılık olmalı. Örneğin işe alımda, standartlarınız olmalı, insanlara önyargı ile yaklaşılmamalı. Ücret seviyesinin belirlenmesi temelde kurallara ama sonunda performansa bağlı ve adil olmalı. Hep tutarlı ve açık davranmanız lazım. Yöneticilerinizi çok iyi belirlemeniz lazım. Çalışanları çok iyi eğitmeniz lazım. Sorunu bu şekilde aşabiliriz. Ancak bu kültürü ta ilkokuldan hatta ana okuldan yetiştirdiğiniz nesillerle temelden başlatarak tam olarak başarılı olabilirsiniz.

Sınırlarımızı biliyoruz, esiri oluyoruz ve kusuru cam tavanda mı arıyoruz?

Kadının aile hayatlarının zarar görmesinden duyduğu endişe, nasıl olsa yükselmem mümkün değil diyerek sonuna kadar gidememe ve bu yaklaşımın getirdiği özgüven eksikliği ve iş yaşamında öncelikle kadınları rakip olarak görme eğilimi kadının kendi kendine yarattığı engellerdir.

İdealleriniz varsa ya da azimliyseniz ekonomik olarak çok kötü durumda değilseniz ve bir de cam tavana çarptıysanız başka yerlerde iş aramaya başlıyorsunuz. Ama gittiğiniz yerde de benzer şeyler yaşama ihtimaliniz olabilir. Bu nedenle inatla çabalamanız gerekiyor. Pes etmemeniz gerekiyor. Ayrıca sadece istemekle de olmuyor. O isteği pratiğe dökecek birtakım şeyler de yapmak gerekiyor. Kendinizi geliştirmek, eksiklerinizi tamamlamak, disiplinli ve planlı olmak gerekiyor. En basit şekliyle ajanda tutarak ana hedef neyse bunu küçük küçük zaman dilimlerine ayırarak ilerlemek gerekiyor. Ve en büyük motive edici şey de aslında aşamaları tamamlamak. Bunu bitirdim demek. Bir sonraki hedefe geçtim demek. Bir sonraki demek çok büyük bir motivasyon ve başarı kaynağı. Yapamayacağınızı düşündüğünüz her şeyi yapmak için çaba sarf etmeli, işin gerekliliklerini yerine getirerek buna başta kendiniz inanmalı ve inandırmalısınız.

Kadınlara yönelik cam tavanın aşılabilmesi için öncelikle kadınların iyi bir eğitim alarak üst pozisyonları hak ettiklerini kanıtlamalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Dikkat ederseniz kadınların eğitim düzeylerinin yüksek olduğu kurumlarda kadın ve erkek ücretlerinin ve kazançlarının arasında genelde çok büyük farklar olmuyor.

Siz yönettiğiniz ekiplerde kadınlara cam tavan kurulup kurulmadığını nasıl izliyorsunuz?

Kadının erkek iş dünyası tarafından bilinçli olarak sınırlandırılması, “nasıl olsa kariyerinin bir noktasında ailesine daha fazla zaman ayırmayı tercih edecek” şeklinde erkekler tarafından geliştirilen inanç etkili oluyor. Kadınlarla iletişim kurmanın zorluğuna olan inanç ve erkeklerin gücü kendi ellerinde tutma isteği nedeniyle bu engeller konuluyor. Ayrıca “kadınların tabiatı itibarıyla erkeğe göre daha az becerikli olduğu ve böylece başarılı olma olasılığının düşük olduğu, liderlik özelliklerine sahip olmadığı, dayanıksız ve duygusal olduğu” gibi yöneticilerin sahip olduğu varsayımlar ya da ön yargılar kadınların yükselmelerini engelleyen çevresel faktörler olarak sayılabilir.

Cam tavanı kıran kadınlar başkalarına cam tavan kurar mı?

Cam tavanı kıran kadın yöneticilerin, hemcinslerinin üst düzey yönetici pozisyonlarına gelmelerini istememeleri ve kariyer yarışında kıskançlık ve çekememezlik duygularının hâkim olması ile erkek tutumlarını benimseyerek ve bunu kadınlara karşı kullanarak engeller koymaktalar.


Özgeçmiş

Aylin Yalçınsoy Köseoğlu, 1989 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Yüksel Proje Uluslararası A.Ş.’de mühendis olarak işe başladı. Çalışırken 1993 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Derecesini tamamladı.

1994 yılında Bir Mühendislik A.Ş.’nin (www.bir-muh.com) kurucu ortaklarından oldu. Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevine devam etmektedir.

1994’den günümüze kadar Bir Mühendislik A.Ş.’de Türkiye, Rusya, Irak, Libya, Dubai BAE, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Afganistan, Kazakistan, Türkmenistan gibi ülkelerde batılı Müteahhitlik, Müşavirlik firmaları ve Türk Müteahhitlik firmaları ile bir çok inşaat yatırım projesinin tasarım ve müşavirlik hizmetlerinde görev aldı.

Tasarım, Planlama ve Yönetimi Aşaması; Yönetim Binaları, Askeri, Eğitim, Sağlık, Üretim Tesisleri, Ulaşım Yapıları, Havaalanı Tesisleri, Spor ve Sosyal Tesisler için Tasarım, İhale Teknik Şartname Hazırlığı,Teklif Hazırlama Dosyaları, Fizibilite, Tasarım ve Mühendilik Aşaması; Ön bütçe, İş Programı, Tasarım Kontrolü, Tasarım Yönetimi, Teknik Danışmanlık. Teklif ve Tedarik Aşaması; Teknik ve İdari Şartnameler, Sözleşme Hazırlama. Geoteknik Mühendisliği ; Derin Kazılar,Tüneller, Sığ ve Derin Temeller, Toprak ve Kaya Şev Stabilitesi ,İstinat Duvarları, Zemin İyileştirme konularında uzmanlaştı.

2017 yılında edindiği deneyimleri paylaşmak, gençlerin tasarıma dayalı meslek seçimlerinde farkındalıklarını artırmak ve 6-18 yaş arasındaki çocuklar ve gençlerde işbirliği, iletişim, yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerilerini tasarım eğitimini kullanarak geliştirmek üzere Bir Stüdyo’yu (www.bir-studio.com) Ankara’da kurdu. Tasarım eğitimini yaygınlaştırırken çocukların; mimariyi ve tasarlanarak inşa edilmiş çevreyi, eğlenerek keşfetmelerine, mimarinin ve tasarımın insan üzerindeki etkisini, önemini anlamalarına, tasarlar ve yaratırken doğal yaşam alanlarını korumalarının önemini fark etmelerine yardımcı olmayı amaçladı. Okul, müze, sanat okulu, çocuk ve gençlik kulüpleri için tasarım eğitim müfredatları oluşturarak, ulusal ve uluslararası profesyonel kuruluşlar ile işbirliği yaparak etkinlik, konferans ve workshoplarda öğrencileriyle ve eğitmenleriyle görev aldı.

Evli ve bir erkek çocuk annesidir.