Henüz stajını bile yapmamış bir mühendis adayıydım, üniversite çevresinde yaşamanın yaşlılara verdiği canayakınlıkla, otobüste yanımda oturan bir teyze bana neden inşaat mühendisliği değil de kendi kızları ve gelini gibi hemşire, eczacı veya doktor olmam gerektiğini uzun uzun açıklayan ilk boomer olmak şerefini tattığında.
Elbette bugünün yaşanmışlığı ile o ana dönebilsem, bu hayatını sağlık sektörüne neferler yetiştirmeye adamış sevimli hanımdan, bu işin sektörle ilgisi olmadığını anlaması için, kızlarına şunları sormasını rica etmek isterdim:
- Hastalar kızlarının profesyonel görüşlerini bir başka erkek meslektaşlarına onaylatmaya çalışıyorlar mıydı?
- Kızları, hastalar ve hasta yakınları tarafından erkek meslektaşları ile aynı oranda ve şiddette güvensizliğe ve/veya tacize uğruyorlar mıydı?
- Çalışanları, altlarında çalışanlar, kendilerinden istenen işin aslında ne kadar gereksiz ve saçma olduğunu belirtmek için kızlarını mı yoksa erkek meslektaşlarını mı daha çok tercih ediyorlardı?
- Kızları aynı birikime ve aynı çalışma koşullarına sahip oldukları erkek meslektaşları ile aynı maaşları aldıklarına güveniyorlar mıydı?
- Kızları bu soruların herhangi birinin cevabından kaçınabilmek için, çalışmaya başladıktan sonra erkeksileştiklerini hissetmişler miydi?
Aktif olarak inşaat mühendisliği yapmaya başlamamın üzerinden yalnızca iki yıl geçti. İtiraf etmeliyim ki ilk yılımın sonunda, işçilerin ağlama duvarı olarak hep beni tercih edeceklerinden, daha “üst” bir mercii tarafından onaylanmadan mesleki görüşlerimin geçerli görülmeyeceğinden, sektörde “pis işleri” yapamayacağım için hep kısa kalacağımdan – oysa bu benim değil sektörün problemi olmalıydı – ve bunlardan kaçınmak için erkeksileşmek zorunda kalacağımdan korkuyordum.
Fakat sonra, kadın bir meslektaşım iş arkadaşım oldu. Yeni mezundu ve benim hissettiklerimi hissetmemeliydi. Birbirimizin ve kendimizin haklarını, kendimiz ve birbirimiz için korumalıydık. Böylece kendimi meslek hayatımda çok daha az kırılgan hissetmeye başladım. Her gün yaşadığımız benzer hikayeler birbirimizin mizah süzgecinden geçiyor ve bir sonraki benzer olay meydana geldiğinde kendimizi birbirimizin gözünden görerek kendimizden taviz vermeden, daha kararlı şekilde aksiyon alabiliyorduk. Üstelik bu yalnızca iki genç mühendisin yarattığı sinerjiydi. Şimdi, tüm sektörlerde hızla artan kadın ağırlığını düşününce geleceğe umutla bakıyorum.
Çok değerli bir şantiye şefimin de dediği gibi: “Kadın medeniyettir.”
Tüm emekçi kadınların gününü kutlarım. İyi ki varsınız.