Barınma, günümüz Türkiye’sinde en büyük ve en önemli sorunlarından biri konumunda. Bu sorun halktan her kesimi etkilediği gibi yine en ağır faturasını biz öğrencilere çıkarmakta. Geliri olmadan ailesinin desteği ile okuyan yüz binlerce öğrencinin, ailesi artan enflasyonla mücadele ederken en temel ihtiyaçlarından biri olan barınma, öğrencilerin karşısına sorun olarak çıkmaktadır.
Yurt başvurusu olumsuz sonuçlanan, özel yurt fiyatlarını karşılayamayan ve yurt şartlarında zorluk çeken öğrenciler bu sefer de ev arayışına başladı fakat kira fiyatlarındaki abartılı artışların yanı sıra bir de yüzüne kapatılan telefonlarla “öğrenciye ev vermiyoruz” sözleri ile karşı karşıya bırakıldı. Bu sorunun temelinde devlet yurtların yetersizliği ve özel yurtların enflasyonu göstererek fahiş fiyatlar çıkarması yatmakta. Gittikçe artan fiyatlar da öğrencileri kalacak yer arayışında yurtlara en çok ihtiyaç duyduğu günlerde üzerine yapılan çalışmaların yetersiz olması nedeniyle bu büyük sorunun işin içinden çıkılmaz bir hale gelmesine neden olup, öğrenciler için kalacak yer sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bazı kesimlerce sorun olduğu bile kabul edilmezken yine ortada kalan yurtsuz öğrenciler için çözüm aranmamakta ve adeta zamana bırakılmaktadır.
Artan üniversite sayıları, arttırılan kontenjanlara rağmen yurtların aynı oranda arttırılmaması bu sorunu daha da büyük bir çıkmaz haline getirdi, yurt yapılmadığı takdirde ise ilerleyen dönemler için sorunun çözüme kavuşması gittikçe zorlaşacaktır ancak barınma sorunu yalnızca yurtlardan kaynaklı olmadığı gibi öğrenci görünce elini ovuşturan ev sahiplerine ve emlakçılara “memur kefil şart”, “evi başkaları da sordu sizi bir görelim ona göre konuşuruz”, “hangi bölümde okuyorsunuz”, “önceliğimiz kız öğrenci” gibi ayrımcılıklarına ve değerinin kat kat fazlası biçilmiş eski, küçük bodrum katında, güneş görmeyen kimi zaman penceresi tavana yakın kot farkı olan evlere yüksek fiyatlarla oturulmaya mecbur bırakılmasıyla da doğrudan alakalıdır.
İzmir’de yurtların yetersizliği kadar pandemi döneminde aldığı göçler ve deprem sonrası hasarlı evlerin yerinin doldurulamaması bahane edilerek kiralar bazı yerlerde akıl almaz derecede arttırıldı ve bu ülke genelinde bir sorun olmaya başlamışken kimse tarafından itiraz edilmeden normalleştirildi. Aldığı maaşın yarısından fazlasını ödediği kiralara oturan insanlar “ben bu parayı vermesem başkası verecek” mantığı ile her zamanki gibi kazığı yine kendi kendine atmaya devam etmekte ve soruna ses çıkarmaya çekinir halde bu koşullar altında yaşamını sürdürmeye, hayat kalitesini düşürmek zorunda bırakılarak barınmaya çalışarak yine sessiz kalmaktadır. Öğrenciye ev vermeyen, arttırdığı kiraları ben de öğrenci okutuyorum diyerek öğrencileri geri çeviren ev sahipleri, benim de gelirim bu ev diyerek her geçen gün artan enflasyondan dert yanmakta ama hiçbir zaman çözüm odaklı olmayarak günü kurtarmaya çalışarak yeni sorunlar doğmasına neden olmaktadır.
Yurt sorunu gelmiş olduğumuz bu noktada yalnızca öğrencileri ilgilendirmemektedir. Eğer çözüme ulaşırsa yaşanan kira fiyatlarındaki artışı, kiralık ev bulunamaması ve öğrencilerin barınma sorunları için de önemli bir adım olacaktır. Son zamanlarda çokça üniversite açılan ülkemizde bu üniversitelere yerleşen öğrencilere şehrin ekonomisi için bir müşteri değil, okuduğu süre boyunca şehrin bir parçası ve ülkenin geleceği olarak görüp bu soruna çözüm bulunmalıdır.