TMMOB 47. Olağan Genel Kurulu: TMMOB üzerine düşen görevler ve anayasal ve yasal sorumluluklar

Aydın Nogay
İnşaat Mühendisi

TMMOB, üyelerinin ve toplumun çıkarlarını korumak için bilimsel raporlar hazırlar, teknik toplantılar düzenler ve hukuki süreçlere müdahil olur. Bunların yanında diğer demokratik mücadele yollarını da aktif olarak kullanır.

Bu nedenle,

TMMOB. 1990’lı yıllardan itibaren, özelleştirme uygulamalarına karşı gerek hukuki, gerekse toplumsal mücadelenin en ön safında yer almıştır.

TMMOB özelleştirmelere karşıdır.

Özelleştirmelere karşı verilen mücadele nedeniyle, siyasi iktidarlar hep TMMOB’yi hedef almıştır.

Özelleştirmelere karşı açılan davalarda ne kadar haklı olduğumuz ve “KİMDEN YANA OLDUĞUMUZ” yaşadığımız şu günlerde daha iyi anlaşılmıştır.

Bu konudaki önemli davalarımız aşağıda gösterilmektedir.

TELEKOM, TÜPRAŞ, PETKİM, TEKEL, ERDEMİR, ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİ, ELEKRİK ÜRETİM SANTRALLERİ LİMANLAR, ŞEKER FABRİKALARI vb.gibi.

KENTSEL KİMLİĞİN VE ORTAK MEKANLARIN KORUNMASIDA ASLİ GÖREVLERİMİZDENDİR.

Gezi parkı’nın korunması mücadelesi bu konuda TMMOB ve bağlı odalar ve üyeler Kentsel Kimliğin ve ortak Mekanların Korunmasında dünyaya örnek olabilecek bir mücadele vermiştir. Bedel ödemiştir ve hala ödemektedir. Ama Mücadele devam etmektedir.  Bu davalarla, AKP iktidarı hukuku da ayaklar altına alarak, bu mücadelenin öncülüğünü yapanları haksız ve hukuksuz olarak kendi yasalarını da çiğnemek pahasına TUTSAK ETMİŞTİR.  Ama demokratik toplumsal muhalefetin örgütlü ve direngen mücadelesiyle en kısa sürede özgürlüklerine kavuşacaklardır.

Yağma, talan ve ranta dayalı bir sistemle yönetmek istedikleri ülkemizin kentsel mekanlarının korunması için açılan davalar nedeniyle de AKP, TMMOB’yi hedef almaktadır.

Açtığımız davalar,

TOPÇU KIŞLASI PROJESİ. TAKSİM MEYDANI DÜZENLEMESİ, ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ, ULUS KENT MEYDAN, ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ İMAR PLANI DAVALARI vb. gibi.

TMMOB son 20 yılda doğal ve tarihi mirasa yönelik saldırıların karşısındaki toplumsal muhalefetin en önemli bileşeni ve aynı zamanda hukuki muhatabı olmuştur. Birliğimiz ve odalarımız. Bu güne kadar Türkiye’nin neredeyse her ilinde bulunan doğal ve tarihi mirası koruyabilmek için binlerce dava açarak, çevreye, doğaya tarihsel mirasa ve genel olarak kamusal çıkara karşı yapılan her projeye, karşı hukuki mücadele vermiş. İllerde verilen çevre mücadelelerinin her zaman önemli bir parçası ve öncüsü olmuştur.

HASANKEYF, ALLİNOI, ZUEGMA, PHASELİS KORUMA DAVALARI, BERGAMA, CERATTEPE, KAZ DAĞLARI MADEN DAVALARI, NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİ, ULUSU, ALAKIR, FIRTINA HES, YATAĞAN, ALİAĞA TERMİK BODRUM, SAMANDAĞI RES, AYDIN, DENİZLİ JES’LERE karşı verilen mücadelelerde en önemli bileşenden biridir TMMOB.

TMMOB, KURULDUĞU GÜNDEN BU YANA ÜRETEN, SANAYİLEŞEN, KALKINAN VE HAKÇA BÖLÜŞEN BİR TÜRKİYE MÜCADELESİ VERMİŞTİR, VERMEKTEDİR,

BU DOĞRULTUDA, ÜLKE KAYNAKLARININ RANT PROJESİ İÇİN DEĞİL, TOPLUMUN ORTAK İHTİYAÇLARI İÇİN KULLANILMASINI SAVUNMUŞTUR.

Türkiye ekonomisi uzun bir dönemden bu yana, üretim yerine ranta, teknoloji altyapısını geliştirme yerine, inşaata, istihdam yerine sıcak para dolaşımına dayalı olarak yönetilmektedir.

Övünülerek söz edilen büyüme oranları, sanayi ve tarımsal üretime ve bu alanlardaki yatırımlara değil, sıcak para akımına bağlı mali aracılık hizmetleri, ulaştırma, depolama, haberleşme, inşaat ile toptan ve perakende ticaret hizmetlerinden kaynaklanmaktadır. Ve ekonomi duvara çarpmış, ülke bir kriz sarmalına girmiştir. Krizin faturası emeğiyle geçinen halka kesilmektedir. Yönetenler yönetememektedir artık.

 Kamusal kaynaklar halkın ortak ihtiyaçları için değil, yandaş sermaye kesimlerinin zenginliği için kullanılmaktadır. Kamu özel ortaklığı adı altında, bütün ticari riskin hazine tarafından üstlenildiği, gelir garantili anlaşmalar yoluyla kamunun kaynakları sermayeye aktarıldığı gibi, ülkenin geleceği de ipotek altına alınmaktadır. Ülke deli dumrul gibi yönetilmekte “Köprüden geçenden de geçmeyenden de “haraç” alınmaktadır.”

Hiçbir planlamaya dayanmayan, toplumsal öncelikleri gözetmeyen, doğayı ve tarihi hiçe sayan bu büyük rant projeleri, büyük reklam kampanyalarıyla AKP’nin siyasal propaganda malzemesi olarak kullanılmaktadır.

TMMOB kurulduğu günden bu yana üretimden sanayileşmeden ve kalkınmadan yana olmuştur. Birliğimiz bilimi ve teknolojiyi esas alan, AR-GE ve inovasyona ağırlık veren ekonomik büyümeyi toplumsal tabana yayan, geniş kesimler için istihdam yaratan, doğa ve tarihle barışık bir sanayileşme ve kalkınma politikasını savunmuş ve savunmaktadır.

Diğer tüm kamu politikalarında olduğu gibi kamu yatırımlarında önceliğimiz daima kamusal çıkarlara uygunluk olmalıdır. Bu anlayış nedeniyle birliğimiz; AKP’nin toplumun genel ihtiyaçlarının değil, kendi siyasal ihtiyaçlarının ürünü olan rant projelerine karşı çıkmış, toplumun çıkarları ve refahına yönelik ekonomik politikaları savunmuştur.

Ülkemizde çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ekonomik, demokratik, sosyal haklarının korunup geliştirilmesi konusu TMMOB’nin en önemli mücadele gündemlerinden birisi olmuştur.

ÖZLÜK HAKLARIMIZIN VE MESLEKİ SAYGINLIĞIMIZIN KORUNMASI İÇİN VERDİĞİMİZ MÜCADELE ÇERÇEVESİNDE,  AÇTIĞIMIZ BAZI ÖNEMLİ DAVALAR AŞAĞIDA GÖRÜLMEKTEİR.

BUNLAR:

Yabancı mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma izinleri, SGK asgari ücret protokolü, özlük hakları davaları, kamuda güvencesiz, taşeron, kiralık çalıştırmalara karşı davalardır. Mücadelemizin tam başarıyla sonuçlanması, demokratik toplumsal muhalefetin mücadelesinin gücü oranında ve iktidar sorununu da kapsamaktadır.

İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI KONUSUNDAKİ MÜCADELE SERMAYENİN KAR HIRSINA KARŞI, GÜVENCESİZ ÇALIŞMA ORTAMLARININ ORTADAN KALDIRILMASI MÜCADELESİ DE DEVAM ETMEKTEDİR

Sermayenin aşırı kar hırsı ve denetim yetersizlikleri nedeniyle ülkemizde çok sık ve ölümcül iş kazası yaşanmaktadır. Birliğimiz işçilerin sağlığı, işyerlerinin güvenliği ve tüm çalışanların güvenceli çalışma hakkı için mücadele etmektedir.

İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI, YÜRÜTTÜĞÜMÜZ BAZI ÖNEMLİ DAVALAR İSE AŞAĞIDA GÖSTERİLMİŞTİR.

Soma maden faciası, Davutpaşa patlaması, Torunlar inşaat asansör kopması, Karadon grizu patlaması, Çöllolar maden heyelanı vb. gibi…

Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı insanı merkezine alan meslek disiplinleridir. Bir bütün olarak insan yaşamının korunması ve kolaylaştırılması meslek disiplinimizin öncelikli ilkeleri arsında yer almaktadır. Bu nedenle, mesleki faaliyetlerimizin kamusal denetimi hem meslektaşlarımızın hem de toplumun genel çıkarı açısından önemli ve gereklidir.

BİRLİĞİMİZ TARAFINDAN KAMUSAL ANLAYIŞLA YÜRÜTÜLEN KAMUSAL – MESLEKİ DENETİMLER MESLEKİ SAYGINLIĞIMIZIN OLDUĞU KADAR, KAMU GÜVENLİĞİNİN KORUNMASI AÇISINDAN DA ÖNEMLİDİR.

İnsanca yaşanabilecek bir ülke ve dünya için eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, bağımsızlık, laiklik, insan hakları ve sosyal adalet için mücadele etmek herkesin görevidir. TMMOB, 70 ‘li yıllardan bu yana Türkiye ‘de bu mücadelenin en önemli taşıyıcılarından biri olmuştur.

MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARININ ÇIKARLARI, ÜLKEMİZİN DİĞER ÜRETEN EMEKÇİ KESİMLERİN ÇIKARLARINDAN AYRIŞTIRILAMAZ.

 BU YÜZDEN TMMOB, EMEĞİN EVRENSEL DEĞERLERİNİ VE İNSANLIĞIN ORTAK GELECEĞİNİ SAVUNUR VE MÜCADELE EDER

TMMOB BU İLKE VE ANLAYIŞLARLA VE ANAYASA VE YASALARDAN ALDIĞI YETKİYLE ÜYELERİNDEN ALDIĞI GÜÇLE ÜLKEMİZ KAPİTALİZMİNİN YAŞADIĞI EKONOMİK VE SİYASL KRİZDE  SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEYE ÜLKE VE İNSANLARINA SAHİP ÇIKMAYA  ÇALIŞMAKTADIR.

BU NEDENLERLE;

AKP, İNSANLIĞIN EVRENSEL DEĞERLERİNİ SAVUNDUĞU İÇİN, TMMOB’Yİ HEDEF ALMAKTADIR.

Ülkemiz kapitalizmi, kriz yaşamaktadır.

Aslında krizi mavi ve beyaz yakalı işçiler, emekçiler, emeğiyle geçinenler yaşamaktadır.

Bu kriz sürecinde, bankalar ve büyük burjuvazi, sömürüyü o kadar artırdılar ki, karlarına kar kattılar. Bankalar, büyük sanayi şirketleri için bu kriz, sermaye kârlarını 3’e, 5’e katladıkları bir soygun düzeni oldu.

Krizde yoksullaşan halkı kontrol altına tutmak için ise, anti demokratik uygulamalar ön plana çıktı. Ve burjuvazi kendi yaptığı yasaları tanımaz, uygulamaz oldu.

Eğer bir ülkede burjuvazi kendi yaptığı yasaları tanımıyorsa,  orada faşizm vardır. Bizde de dinci faşist diktatörlük iyice yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Son gezi direnişi nedeniyle yaşanan mahkumiyetler bunun bir yansımasıdır. Ve bu uygulamalar giderek yaygınlaştırılmak istenmektedir.

Siyasi iktidar, kitleleri pasifize etmek, hallerine şükür etmeleri için de, din ideolojisini kullanmaktadırlar. Diktatörlüğün kültürel ideolojik altyapısını oluşturmak için laiklik ortadan kaldırılmakta. Düzenin ana muhalefet partisi de laikliği ağzına almaktan ve korumaktan çekinmektedir.

Laikliği savunmak ise sadece komünist ve sosyalist partilere, devrimcilere ve demokratik kitle örgütlerine kalmaktadır.

Faşizmin geriletilip ortadan kaldırılması ise ancak, “Birleşik bir anti-faşist cephe” ile mümkündür.

Bu cephenin omurgası ise “işçi sınıfının öncülüğündeki demokratik toplumsal muhalefettir”. Parlamento ile birlikte verilecek ortak mücadele ile ancak faşizm geriletilebilir. Mücadelenin “toplumsal muhalefet” kısmında sendikalar ve bizim örgütlerimiz olmalıdır. Ve onlar vardır.

Demokratik kitle örgütleri, bizim örgütlerimiz, yönetim ve üye bağlarını geliştirmeli. Üyelerinin mesleki olarak gelişimi yanında, anti-faşist mücadele ile ekmek mücadelesinin ortaklığını üyelerine anlatabilmeli, bunun yol ve yöntemlerini bulmalıdır.

Sorunlarımızın çözümünün büyük kısmının iktidarı almakla mümkün olduğunu bilerek, Bağımsızlık, Demokrasi mücadelesinin de başarısının, sosyalizm hedefini önümüze koymamızla kalıcılaşacağını, başka kurtuluşun olmadığını üyelerimize anlatmalı, göstermelidir.

Bu sistemdeki demokrasinin adı. Burjuva demokrasisidir. Ve burjuvazinin diktatörlüğüdür özünde. Ve bu demokrasi, sömürü özgürlüğü demokrasisidir, özünde. Bu sistem içinde düşünülen demokrasi mücadelesi bizlere kurtuluş getirmez. Bizi kurtaracak olan sistem sosyalizmdir. Çalışan emekçi kitleler için en geniş demokrasi, sömürgen burjuvalara karşı işçi sınıfının diktatörlüğüdür.

Emperyalizme karşı Bağımsızlık,

Faşizme karşı Demokrasi,

Kapitalizme karşı Sosyalizm

Çağımızın gerçekliğidir.

Biz bu kurtuluş yolunda yerimizi almalıyız.

TMMOB bu mücadelede hep var olmuştur. Bundan böyle de olmalıdır. 47. Genel Kurul’da da var olacağını göstermiştir.

“Güzel günler görmenin” teminatı, kitlelerin sükutu hayale uğramamalarının teminatı, örgütlü kitlesel işçi sınıfı hareketi ve burjuvaziden bağımsızlığıdır.

Düzen partilerinin solunda sosyalist, komünist partiler kitleselleşmelidir. Burjuvaziden bağımsız olarak kitleselleşmelidirler ki, her siyasi örgüt konumunu ona göre belirlesin. Ya demokrasiden işçi ve emekçi kitlelerden yan olunabileceğini ya da sermayeden yana olunacağını görebilsin.

Bizim üstümüze de bu konuda ne görev düşüyorsa, onun gereğini yapmaktır. Bağımsızlıktan, demokrasiden, sosyalizmden yana…

Bu işleri başarabilmenin 1. Şartı; üyelerini bilinçli ve dinamik örgütlü güç haline getirebilmektir.

Günümüzde eşitlik, özgürlük, dayanışma ve sömürüsüz toplum bizim idealimizdir.

Sosyalist sistem dağıldıktan sonra emperyalist – kapitalist sistem insani bütün değerleri ayaklar altına aldı. Halklara kan gözyaşı açlık ve savaşlardan başka bir şey veremedi.

1980, 12 Eylül faşist diktatörlükten bugüne 42 yıl geçti. Dünya konjoktörü, sol ve demokratik güçlerimizin üzerinden NATO’nun tanklarının geçmesi, bizim örgütlülüklerimizi dağıttı, yok etti, ama bu 42 yıl bizim güçlenmememizin bahanesi olmamalı artık.

Burjuvazi yönetemiyor artık, biz görüyoruz, yönetemeyenler de görüyor, ama çözüm bulamıyorlar.

Çünkü çözüm bizde. İşçi ve emekçilerin sosyalist iktidarında.

Sosyalizmden başka çözüm yok.

Sömürü ve soygun arttıkça, faşizan baskı ve dini, ideolojik telkinler de artıyor.

İşçi ve emekçi kitlelerin bu iktidar mücadelesinde Mühendisler, Mimarlar, Şehir Plancıları da yerlerini almaktadır ve alıyorlar.

Faşist diktatörlüğe boyun eğmeyeceğiz.

Gezi davası “Tutsaklarına” özgürlüğü istemekten öte, özgürlüğü talep ediyoruz.

Haklıyız, halkız çünkü biz.

Biz bu ülkenin aydınlık yüzü, gerçek sahipleriyiz.

Kapitalizm insanlarımıza bir gelecek vadetmiyor artık.

Alternatifini arıyor.

İçinde bağımsızlık olan, demokrasi olan, eşitlik olan, laiklik olan, adalet olan, sömürü olmayan…

Sosyalizmi arıyor.

Kaynaklar:
1-TMMOB yayınlarından
Kamusal Kaynaklarımızın ve Haklarımızın korunmasında “BİRLİĞİMİZİN ÖNEMİ” Mayıs 2020
2- TMMOB 47. Genel Kurul Konuşmam’dan.