Günümüzde riskli yapıların tespitinde birçok yöntem kullanılmaktadır. Belediyeler veya araştırma kuruluşları yapı envanter çalışmaları ve istatistiksel bilgiler için gözlemsel bilgilere dayalı hızlı tespit yöntemlerini kullanmaktadır. Bu hızlı tespit süreci; yapının üretildiği yıl, projesinin bulunabilmesi, yapının düzensizliği, ruhsata aykırı kat veya bölüm bulunup bulunmadığı ve bulunduğu bölgenin zemin koşullarına göre bazı parametrelere bağlı risk analizlerini içermektedir. Bu veriler ışığında bir puanlama yapılır ve belirli puanın altında kalan yapılar için yüksek veya düşük risk olduğu belirtilir.
Ancak mevcut yapıların depreme dayanıklılığının tespitindeki en doğru ve en bilimsel yöntem Türk Bina Deprem Yönetmeliği 2018’e (TBDY2018) göre yapının performansının tespit edilmesidir.
Riskli yapı tespitinde kentsel dönüşüm kapsamında binasını kontrol ettirmek isteyen vatandaşlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığından lisanslı inşaat mühendislerine gidip yapılarının depreme dayanıklı olmadığına dair rapor alabilirler. Ancak bu rapor alındığında yapının 2 ay içinde güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması gerekmektedir. Bu durum vatandaşlar açısından kat kaybı ve yüksek maliyet gerektirebileceği için mağduriyet doğurabilmektedir. Bu sebeple serbest olarak çalışan bir inşaat mühendisinden destek alınmalıdır.
Mevcut yapıların deprem anındaki performansının tespit edilmesi, yapı hakkında bilgi toplama süreciyle başlar. Öncelikle yapının bağlı bulunduğu belediyeden statik ve mimari ruhsat projeleri temin edilmeye çalışılır. Yapı 1999 Afet Yönetmeliğinden önce yapıldıysa taşıyıcı elemanların TBDY2018’e uygun olma olasılığı çok düşüktür. 1999 öncesi projelerin arşivde bulunma olasılığı da düşüktür. Bu da rapor maliyetini arttıran bir faktördür. Bunun akabinde yapıya yeniden zemin etüdü yaptırmak gerekmektedir.
Projelerin bulunması durumunda, proje dışı uygulama yapılıp yapılmadığına dair gözlemsel kontrol yapılarak bilgi toplanır. Röleve alınır. İlave kat, tasarım dışı kullanım vb. kontrol edilir. Betondan karot örnekleri alınır, donatı tespiti için röntgen cihazı kullanılır. Gerekli yerlerden beton tıraşlanarak sıyırmalar yapılır. Bu çalışmaların yüzdeleri TBDY2018’de belirtilmiş olup taşıyıcı elemanlarda yaklaşık %10 mertebesinde tahribatlı muayene gerekeceğinden kat maliklerinin geçici süreli çalışma için dairelerini boşaltması talep edilebilir.
Yapı bilgi düzeyinin kapsamlı veya sınırlı seçilmesi yapının deprem performansında etkili olmaktadır. Örneğin yapılan testlerde projede belirtilenden daha düşük donatı tespit edildiğinde veya projede görülmeyen taşıyıcı elemanlar görüldüğünde bu taşıyıcıların kesitleri minimum donatı oranları ve minimum beton dayanımıyla tanımlanır. Bu da yapının deprem performansını olumsuz yönde etkiler.
1999 Afet yönetmeliğinden sonra 2007 yılında Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007 (DBYBHY2007) yayınlanmıştır. 2007 yılından sonra yapılan yapılarda tüm bu verilere ulaşmak daha kolay olduğundan yapının bilgi düzeyi kapsamlı kabul edilebilir.
Tüm bu veriler toplandıktan sonra yapının 3d modeli oluşturularak statik hesapları yenilenir. TBDY2018’e göre 4 tip performans düzeyi bulunmaktadır. Bunlar Göçmenin Önlenmesi, Kontrollü Hasar, Sınırlı Hasar ve Kesintisiz Kullanım olarak belirlenmiştir.
Bir yapının Kesintisiz Kullanım seviyesinde olabilmesi için deprem izolatörü kullanılmış olması gerekmektedir. Bu performans düzeyi hastane ve bazı özel yapılar dışında kullanılmadığından konutlar için bu düzeyin çıkması mümkün değildir. Ancak yapının güçlendirme projesi sırasında inşaat mühendisinden kesintisiz kullanım talep edilebilir. Bu durumda inşaat mühendisi deprem izolasyonu için uygunluğunu inceleyip raporlamalıdır. Türkiye’de mevcut yapıya deprem izolasyonu uygulanan birkaç örnek mevcut olup maliyet kontrollerinin iyi yapılması gerekmektedir.
Yapının performans seviyesi Sınırlı Hasar çıkarsa, tasarım depremi gerçekleştiğinde yapının ana taşıyıcı elemanları hasar görmeyecek olup küçük tadilatlarla deprem sonrasında yapı kullanılabilecek durumda olacaktır. Tasarım depremi 50 yılda olma olasılığı %10 olan deprem yani 475 yılda bir tekrarlayan depremdir. Bu performans düzeyinde yapının güçlendirilmesine ihtiyaç yoktur. 2007 Deprem Yönetmeliğinden sonra yapılmış, 5-10 yaş arası binalarda ruhsat dışı bir tadilat yapılmadıysa ve asmolen ve dişli döşeme sistemi kullanılmadıysa Sınırlı Hasar çıkma ihtimali vardır.
Yapının performans seviyesi Kontrollü Hasar çıkarsa, yapıya tasarım depremi geldiğinde, depremden sonra onarılması mümkün hasarlar oluşacaktır. Yapının güçlendirilmesi zorunlu olmayıp can güvenliği büyük ölçüde sağlanmış olacaktır. 1999 sonrası yapılan yapılarda yapı bilgi düzeyi kapsamlı ise bu performans seviyesinin çıkma ihtimali vardır.
Göçmenin Önlenmesi performans düzeyinde ise yapının tasarım depreminde ayakta kalma olasılığı düşüktür. Yapı kesinlikle güçlendirilmelidir. 1999 ve öncesi yapılarda, yapının yaşına bakılmaksızın ruhsatsız yapılan tadilatların bulunduğu yapılarda, yapı denetimi gerçekleşmeyen yapılarda bu performans düzeyinin çıkması yüksek ihtimallidir.
Göçmenin Önlenmesi düzeyi çıktığında vatandaş panik yapmadan çalıştığı inşaat mühendisinden güçlendirme yapılması ve yıkıp yeniden yapma durumları için yaklaşık maliyet çalışması istemelidir. Güçlendirme maliyeti, yeniden yapma maliyetinin %50 sinden fazlaysa yeniden yapılması önerilir. Bu analiz yapılırken yeni imar yönetmeliği, kat ve daire kayıpları, imar barışı gibi süreçler irdelenmelidir.
Güçlendirme projesinin oluşturulması sürecinde taşıyıcı olmayan duvarlar süreklilik sağlanması koşuluyla taşıyıcı perdeye dönüştürülebilir, yapının kolonlarına ve kirişlerine mantolama yapılabilir. Karbon fiber güçlendirme de seçenekler arasındadır. Bu işlemler yapılırken en büyük engel yapının elektrik ve mekanik tesisatının yenilenmesi ve tadilat sürecindeki iskân problemleridir.
Vatandaşlar araçları için kaza yapma ihtimallerine karşı yüksek miktarda sigorta bedeli ödemektedir. Araç sahipleri aracın ikinci el satışında bile etkili olan bu kazaya karşı tedbir alarak bu maliyeti göze alırlar fakat yapılarının ömürleri boyunca sadece bir sefer tasarım depremiyle karşılaşacaklarını düşünerek, yapılarının depreme dayanıklı olup olmadığını tespit ettirmek için gereken parayı ödemekten çekinmektedirler. Kuşkusuz tasarım depremi her yıl tekrarlasaydı bu kontrolü yaptırmak zorunda olacaklardı. Yapının performans analizinin maliyeti, bir apartmandaki tüm araçların sigorta maliyeti hesaplandığında çıkan ücretten fazlası değildir. Bu bakımdan %96’sı yüksek deprem riski altında olan ülkemizde bu raporun zorunlu olması için mücadele edilmelidir.