20 Mart gece yarısı tabiri caizse gizlice İstanbul Sözleşmesi’nin cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedildiğini öğrendik. Şiddete, baskıya uğrayan kadınları, cinsel yönelimi yüzünden hakarete uğrayan ve nefret cinayetlerine kurban giden LGBTQİA+ bireyleri koruması yönünde yaptırım sağlayan elle tutulur tek sözleşmenin iptali kabul edilemezdir. İstanbul Sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki yalnızca pozitif ayrımcılıkla -baskıya uğrayan tarafın koşullandırılmış şiddetten çıkarılması için tanınan imtiyazlar- yaptırımlarla, yasalarla, eğitim ve rehabilitasyonla kadın cinayetlerini önlemeyi amaçlar. Bu sözleşme sayesinde, sözleşmenin esaslıca uygulandığı birçok ülkede kadın cinayetlerinde belirgin bir azalma olmuştur. Böyle bir sözleşmenin iptal edilmesi komiklikten başka bir durum değildir keza İstanbul Sözleşmesi’nin yerine önerilen elle tutulur hiçbir karar da yoktur.
Her gün kadınlar, LGBTQİA+ bireyler çeşitli kurumlar tarafından nefret söylemine maruz kalıyor, tacize, tecavüze uğruyor ve cinayetlere kurban gidiyorlar. Hiçbir ayrıcalık talep etmeden sözleşme şartlarının yerine getirilmesini isterken, faillerin cezalandırılması bir yana devlet tarafından ödüllendirilmesi, endişelerimizi daha da arttırıyor. Koruma taleplerimiz reddediliyor, şikayetçi olsak bile şiddet failleri göster-melik gözaltılardan sonra serbest bırakılıyor. Sokaklarda yaşanan katliamlara sesi-mizi yükselttiğimizde, en temel, gösteri ve protesto hakkımızı kullandığımızda biz şiddete maruz kalırken, şiddeti uygulayanlara karşı sessiz kalınıyor.
Sokaklarda cinskırımlar yani kadın cinsiyetine yönelmiş nefretle devam eden cinayetler, bir cinsiyete mensup olanları ortadan kaldırma boyutuna varacak kadar şiddet var. Öz haklarımızı savunmak zorunda bırakılıyoruz, negatif ayrımcılık bize artık yaşanmaz bir dünya yaratıyor. Anlaşılması zor bir durumdan bahsetmiyoruz, şunu bilin ki, biz gerçekten yaşayamıyoruz. İstediğimiz şey çok basit: Yaşamak! Bu hakkımızı da sizin vicdanlarınıza emanet edecek değiliz, her koşulda İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, yürürlükte kalmasını sağlamaya, uygulatmaya ve bunun mücadelesini vermeye kararlıyız.
İstanbul Sözleşmesi Türk aile yapısını bozduğu bahane gösterilerek iptal ediliyor. Türk aile yapısını şiddet, taciz, eziyet bozmuyor da her kesimden ayrımcılığa uğra-yanı koruyan sözleşme mi bozuyor? Kadınlar katledilip çocuklar istismara uğraya-caksa, bunun için değil aile yapısı, inşaa ettiğimiz tüm medeniyet değişsin. Biz daha sokaklarda “istanbul sözleşmesini uygula!”, “6284’ü uygula!” diye bağırırken bu sözleşmenin iptali yüzlerce kadının katiline çanak tutmaktan başka bir şey değildir. Her cinayetin arkasında bu sözleşmeye karşı çıkanların olduğu da bilinsin. Eğer istanbul sözleşmesi uygulansaydı her gün kadınlar öldürülmezdi ve biz cinskırımla karşı karşıya kalmazdık ama bilinsin ki ne tacizlere ne tecavüzlere ne de cinsiyetçi katliamlara alışacağız ve istanbul sözleşmesinin yürürlükte kalması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Şimdi tekrar bir daha söyleyelim