Uygar Kanmış
İnşaat Mühendisi
Son birkaç ayda ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle ülkemizin büyüme hızında yaşanan düşüş, enflasyonun engellenemez yükselişi, döviz piyasalarındaki ani yükselişler şirketlerin borçluluk seviyesini arttırdı. Finansal istikrarsızlık şirketlerin borçlarının geri ödeme düzenlerini bozarak vadelerin uzamasına ve yeni borçlanmalara neden olmakla birlikte, Türkiye’de yeni projelerini hayata geçirme konusundaki isteklerini azalttı, belki de yok etti. Özellikle son dönemlerde inşaat malzemeleri, enerji fiyatları ve döviz kurlarında yaşanan artışlar, faiz oranlarının yükselmesi gibi etmenler sebebiyle inşaat sektörü de büyük bir darbe yemiş durumdadır.
Yapım işlerinde kullanılan demir, çimento, boru, akaryakıt gibi malzemelerin fiyatlarında meydana gelen öngörülmesi güç artışlar sebebiyle sektör hareket edemez duruma gelmiştir. TÜİK tarafından açıklanan Eylül 2018 ‘İnşaat Maliyet Endeksleri’ verilerine göre genel inşaat maliyetlerinde yüzde 39,66, bina inşaat maliyetleri ise yüzde 38,06 oranında artmıştır. İkamet amaçlı bina inşaat maliyetleri yüzde 37,35 oranında artarken, yeni konut fiyatlarındaki artış yüzde 9,03 ile sınırlı kalmıştır. Maliyetlerdeki bu yüksek artışa rağmen konut fiyatlarına yansıtılmayan bu ortamda ilk el konut satışlarında durgunluk dikkatleri çekmiştir. Türkiye’deki seçim dönemi nedeniyle konuta yönelik kredi ve teşviklerle Mayıs ve Temmuz aylarında yaşanan geçici canlılık sürecin sona ermesiyle tekrar düşüş trendine geçmiştir.
Ülkemizde yaşanan bu buhran; yanlış iç ve dış politikalar, hatalı ekonomi öngörüleri ve mali plansızlıkları sebebiyle uzun bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Şüphesiz bu yaşanan durumlardan en fazla etkilenen sektörlerin başında gelen inşaat sektörünün durumu da pek iç açıcı görünmüyor. Bu durumun kısa sürede atlatılması ise beklenen olasılıklar içerisinde yer almamaktadır. Yapılan suni müdahaleler ancak kısa vadede çözüm olacağı gibi, uzun vadede yaşanılacak derin sarsıntıyı da arttıracaktır. Ülkemiz ekonomisinin bel kemiği durumunda olan inşaat sektörünün durma noktasında bulunması tüm kesimlerin yıllardır rant merkezli devam eden projelere karşı bulunan öfkesiyle de artık katlanılmayacak bir durum olarak nitelendirilmektedir. 2019-20 yılında yaşanılması öngörülen global kriz ile sektörümüze ülkemizde olan yaklaşım daha da sertleşecektir. İnşaat sektörünün en önemli temsilcilerinden olan inşaat mühendislerinin ise bu tabloyu görerek, okuyarak ve doğru yorumlayarak en akılcı şekilde bu dönemi etkin biçimde değerlendirerek, yeni alanlar açarak veya açılmış bulunan yeni alanlarda kendilerini geliştirerek yaşanılan sancılı dönemi en verimli biçimde değerlendirmeli ve fırsatları kaçırmamalıdır.