Şube Kadın Komisyonumuz Şubemizin ilk kadın üyelerinden Güldem Aksular ile meslek yaşamı ve `kadın mühendis olmak` üzerine bir röportaj gerçekleştirdi.
Merhaba Güldem Hanım
Şubemize kayıtlı ilk kadın İnşaat Mühendislerinden biri olarak röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için çok memnunuz, teşekkür ederiz.
Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben teşekkür ederim beni hatırlayıp çağırdığınız için. 11 Kasım 1946 İstanbul doğuluyum. İki kız kardeşiz. Bir ablam var. Babam Karabük Demir Çelik fabrikasında idari işler şefi olarak uzun yıllar çalıştı. Annem ise ev hanımıydı. Üniversiteden 1969 yılında mezun oldum, 1973 de meslektaşım ile evlendim. Bir oğlum ve Down sendromlu ikiz kızlarım var. Oğlum bir bankada teftiş kurulu başkan yardımcısı olarak çalışmaktadır.
Neden İnşaat Mühendisliği Bölümünü seçtiniz?
Benim ilk, orta ve lise tahsil hayatım çok başarılı geçti. Çalışkan ve azimli bir öğrenciydim. Babamın işi sebebiyle Karabük Demir Çelik Fabrikasının ilk işletme yıllarında oradaydık. Bu yıllarda mühendisler, doktorlar, diğer meslek grupları ile birlikte çok güzel bir topluluk vardı Karabük’te. Tam fabrika şehri oluşmuştu. Ben, o yıllarda başladım mühendis olacağım demeye. Ablam da hep doktor olacağım derdi.
Kadın, erkek mesleği diye düşünmeden makine mühendisliği, inşaat mühendisliği mesleklerini düşünmeye başladım lise yıllarımda. İstanbul Teknik Üniversitesi’ inde( İTÜ) eğitimime devam etmeliyim diyordum. Çünkü o yıllarda İTÜ den mezun olmak bir ayrıcalıktı.
İTÜ’ nün imtihanları klasik metotla oluyordu (test değil) , üniversite ilk etapta cebir, geometriden, ikinci etapta fizik, kimyadan imtihanları yapıyordu.
O zamanda, talep çokluğuna göre, puanlamada en başta İnşaat Mühendisliği bölümü sonrasında mimarlık geliyordu. Sonra makine mühendisliği, elektrik mühendisliği… diye devam ediyordu.
Ben de tercihlerime İnşaat Mühendisliğini yazarak başladım ve sıraladım. Böylece, 1964 güz döneminde İTÜ İnşaat fakültesinde mühendislik eğitimime başladım.
İyi ki de öyle yapmışım.
Sizin üniversiteye girdiğiniz yıllarda, bölümünüzde kadın-erkek sayısı nasıldı?
İTÜ de ilan edilen kontenjana, öğrenci başarı sırlamasına göre, fakültelerde bir tane 1. sınıf açılırdı. İnşaat 1 sınıfı da hatırladığım kadarı ile 160- 170 kişiydi, biz sınıfta 2 kız öğrenciydik.
Tercih yapmadan önce rol model aldığınız kadın inşaat mühendisleri var mıydı?
Öğrencilik yıllarımda üst sınıflardan bir iki kişi vardı, fakat Karabük’te lise yıllarımda gördüğüm kadın inşaat mühendisi hiç olmadı. Mimarlar vardı, en çok da Kimya Mühendisleri vardı.
Aileniz destekledi mi İnşaat Mühendisi olmanızı?
Hiç karışmadılar. Babam benle de ablamla da hep gurur duydu ve destekledi.
Bir gün eve misafir gelmişti. Ben odamdayken salondan seslerini duyuyordum. O yıllarda eczacılık fakültesi çok popülerdi. Babamın “Büyük kızım tıbbı kazandı küçüğü de eczacılık okur artık” dediğini duydum. Misafirler gittikten sonra babamın yanına gittim ve “Baba ben hiç düşünmüyorum eczacılığı, mühendis olacağım ” dedim. O günden sonra bir daha eczacılığı duymadım babamın ağzından.
O zamanlar istediğin mesleği okumak daha kolaydı. Bugün artık hangi mesleği sevebilirimden çok, hangi meslekte iş bulabilirim diye düşünüyor gençler.
Peki, Üniversite hayatınız nasıl geçti?
Çok keyifli bir öğrencilik hayatı geçirdim. Hala daha görüşüyorum üniversiteden arkadaşlarımla. Hiçbir olumsuzluk yaşamadım.
Mezun olduktan sonra hemen iş bulabildiniz mi?
Mezun olduktan sonra evime yakın iş yeri aramaya başladım İstanbul’da.
İstanbul Küçükyalı’da Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü vardı evime yakın, oraya gittim. Yeni mezun olduğumu ve iş aradığımı söyledim. Bölge Müdürüne çıkardılar, görüşmeden sonra başla dediler.
Yeni kurulmuş olan Ekspresyollar Proje Başmühendisliğinde 1970 yılında proje mühendisi olarak çalışmaya başladım.
Karayollarında, Haydarpaşa- Gebze arası bölünmüş yol ve kavşak projelerini hazırlarken, çizimleri, kurp ve klotoid şablonları ile elle yapıyor, koordinatları İTÜ de Elektronik Hesap Bilimleri Enstitüsünde, bilgisayar (o zaman elektronik beyin falan deniyordu) ile hesaplıyorduk.
Şefimiz yeniliklere açık bir mühendisti, Aliyman ile kurp arasında geçiş eğrisi olarak klotoid kullanılması, koordinat hesaplamasında, poligon dengelemesinde… vs. bilgisayar kullanılması, o yıllarda (1970 in ilk yılları) Karayollarında ilk sayılabilecek uygulamalardı. Diploma için bana yol projesi yaptıran hocam Üniversiteden Karayollarına gelirdi “Siz bizden ileridesiniz” dediği olurdu.
Eşimin çalıştığı şirket, Çiğli hava alanı pist restorasyon işini alınca, ben de İzmir Karayolları 2. Bölge Müdürlüğüne 1973 de tayinimi istedim.
İzmir’de; İzmir Çevreyolu-Aydın Otoyolu, İzmir- Çeşme otoyolu, şehir içi geçişleri… vs. gibi önemli projelerde otoyollar proje başmühendisi olarak görev aldım. Bölge müdür yardımcısı oldum. 2. Bölgede hiç kadın müdür yardımcısı olmamıştı, ben ilktim.
Yeşildere yolu yoktu. Yolların hiçbiri bölünmüş yol değildi. Hiçbir köprülü kavşak yoktu. Hepsini biz projelendirdik. Sonradan kavşakların yapımı tek, tek ihale edildi.
Turan köprülü kavşağı projesini tamamen bizim büro yaptı, ben kızlarımı az kalsın asfaltın üstünde doğuruyordum! o sıcakta.
2000 yılında emekli oldum.
Eğitim olarak destek aldınız mı meslek hayatınızda?
Oğlum doğduktan yaklaşık bir sene sonra Japonya’da 20 ülkenin katılımıyla International Construction Companies In Japan (JICA) programı yapılacaktı. Karayolları 2,5 aylığına Japonya’ya yollamak istiyordu beni. Oğlum küçük. Nasıl bırakacağım derken yine ailemin ve eşimin desteğiyle gidebildim. Ondan sonra da otoyollar için Avrupa’da birçok ülkeye gittim. Belçika, Avusturya, İngiltere… Ayrıca Rusya ya gittim.
Kadın İnşaat Mühendislerinin, cinsiyetlerinden ötürü ayrımcılığa maruz kalmaları ve mesleklerini icra etmekte zorlanmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu durum son zamanlarda her meslekte olmaya başladı. Ama İnşaat mühendisliği maalesef toplumda erkek mesleği olarak görüldüğü için İnşaat mühendisi kadınlar günümüzde daha da zorlanıyorlar. Ama benim mezun olduğum yıllarda hiç bu sıkıntıları yaşamadım. Hatta duyuyorum şimdi iş görüşmelerinde soruyorlarmış evli misiniz diye olur da doğum yapar izin alır diye tercih etmiyorlarmış, ya da direkt kadın adaylarla görüşmüyorlarmış. Çok üzücü. Ben hiç rastlamadım kendi yıllarımda buna.
Sizce şu anda erkek mühendislerin daha fazla tercih ediliyor olmasının sebebi nedir?
Bunların hepsinin nedeni mezun sayının çok olması. Erkeğin de sayısı çok kadının da sayısı çok.
Yoksa erkeğin yapıp da kadının yapamayacağı ne iş olabilir?
Çocuk bakımını, ev işlerini nasıl yapardınız? Eşinizle beraber paylaşır mıydınız?
Eşimle her zaman hayatı paylaştık. Oğlum bir yaşında iken Japonya’ya gidebilmem eşimin paylaşımı sayesinde oldu. İkizlerin bakımı özellikle zordu ama beraber üstesinden gelebildik. Hatta o benden daha sabırlıydı diyebilirim. Ayrıca bize yardımcı olan bakıcı bir teyzemiz vardı, 23 sene bize yardım etti ve bizden emekli oldu.
Ev hayatınız zorken nasıl böyle faal oluyorsunuz derlerdi. Hep eşimle olan paylaşımımızdan derdim. Böyle engelli çocukları olan çiftlerin evliliklerini devam ettirmesi de çok zordur. Ama biz üstesinden gelebildik.
İyi ki inşaat mühendisi oldum diyor musunuz?
İyi ki. Başlarda mimarlık düşünmüştüm ama sonra iyi ki de inşaat mühendisi oldum dedim hep.
Hedeflerimin çoğuna ulaştığımı düşünüyorum. Ulaşamadıklarım için de, aslında kader demek lazım.
Genç kadın İnşaat mühendislerine son olarak neler söylemek istersiniz?
Böyle cinsiyet ayrımı yapılmasına ve bu düşüncelere çok şaşırıyorum ve çok içerliyorum.
Cinsiyet ayırımına karşı; kadınlarımızın, ilgili sivil toplum kuruluşlarında, kadın platformlarında, siyasette, aktif olmalarını, özgüvenlerini kaybetmemelerini, pes etmemelerini isterim. Böylelikle, hükümetlerin, belediyelerin, kreş, çocuk bakım merkezlerini çoğaltmaları ile de zaman içinde ayrımcılık zihniyetinin yok olacağına inanıyorum.