TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasına bağlı Şubeler tarafından 2020 Haziran ayında “İnşaat Mühendisliği Programları Asgari Başarı Sıralaması 50.000 Olsun. Kontenjanlar Azaltılsın.” başlığıyla bir imza kampanyası düzenlendi.
Kampanyada “acilen yeni eğitim döneminde İnşaat Mühendisliği bölümlerinde eğitim alınabilmesi için asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesi ve yeterli akademisyen kadrosu ve imkânları olmayan bölümlerin kapatılması ve kontenjanların azaltılması gerektiği” belirtilerek Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) yönelik bir imza kampanyası başlatıldı. http://baraj50000kontenjanlarazaltilsin.org/ web sitesinde yaklaşık iki hafta boyunca devam eden kampanya boyunca 26.439 imza toplandı.
Kampanyamıza destek olan tüm üyelerimize teşekkür ediyoruz.
Kampanyayla ilgili açıklama ve YÖK’e hitaben yazılan dilekçe örneği aşağıdadır.
AÇIKLAMA
İnşaat mühendisliği bölümlerine giriş için belirlenen en düşük başarı sıralaması 50.000 olarak değiştirilmelidir.
Ülkemizdeki birçok gencin büyük bir heyecanla beklediği 2020 yılının Yüksek Öğrenim Kurumlar Sınavı (YKS) 27-28 Haziran 2020 tarihlerinde gerçekleşecektir. Sınava katılacak gençlerimize geleceklerine dair kurdukları tüm hayallerin gerçekleşmesi dileğiyle başarılar dileriz.
ÖSYM tarafından oluşturulan 2020-YKS Sınav Kitapçığındaki Hukuk, Mimarlık, Mühendislik, Tıp, Öğretmenlik, Diş Hekimliği, Eczacılık Programlarına Başvurabilmek İçin En Düşük Başarı Sırası tablosunda (Tablo_1G) mesleğimiz olan İnşaat Mühendisliği programlarına yerleştirme işlemlerinde başarı sıralamasının en düşük 300.000 olarak belirlendiği görülmektedir.
Üyelerimizin sosyal ve ekonomik durumlarını ölçmek için yaptığımız araştırmalarda son dönemlerde oldukça vahim sonuçlarla karşılaşılmıştır. Zaten kamuoyunun da malumu olduğu gibi meslek itibarımız son yıllarda epeyce zedelenmiş, özel istihdam bürosu işlevi gören internet siteleri vb. platformlarda yer alan iş ilanlarında izahı mümkün olamayan söylemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple mesleğimizin muhatabı olan her kurum, kuruluş ve kişiye inşaat mühendisliğin ne olduğunu tekrar hatırlatma ve toplumsal yarar ve gelişmenin ana unsurlarından birisi olan mesleğimizin korunabilmesi için acilen alınması gereken bazı önlemleri bütün kamuoyu ile paylaşma zorunluluğumuz ortaya çıkmıştır.
İnşaat Mühendisliği medeniyetleri var eden bir meslektir; medeniyetleri görünür kılar. İnşa edilen yapılar medeniyetlerin izdüşümünü yansıtmakta ve beraberinde gelişmişliğinin göstergesi sayılmaktadır. Kültürel, sosyal, ekonomik ve benzeri özellikler nasıl ki medeniyetlerin soyut yanını ifade ediyorsa, köprüler, yollar, binalar, barajlar da somut yanına işaret etmektedir.
İnşaat mühendisliği mesleği neyi inşa eder sorusunun yanıtı tam da bu noktada somut hale gelmektedir. İnşaat mühendisliği tarihin yapıcıları arasındadır; insanlığın gelişimine sunduğu katkı tartışılamazdır. Basit tasarıma sahip ve ilkel sayılabilecek aletlerle inşa edilen yapılardan, gelişmiş teknolojinin kullanıldığı, hayallerin bile sınırını zorlayacak nitelikteki yapılara geçiş, inşaat mühendisliğinin kat ettiği aşamaları göstermekle yetinmemekte, aynı zamanda insanının tarihsel gelişimini, farklılaşan ihtiyaçları, toplumların değişen hassasiyetlerini resmetmektedir.
İnşaat mühendisliğinin seyri doğa olaylarından korunmakla başlamış, günümüzde ise neredeyse doğaya hükmedecek bir niteliğe bürünmüştür. İnşaat mühendisliği uygulamaları, doğa olayları ile doğal afetler arasındaki çelişkiyi, insanın güvenliği ve rahatının sağlanması hedefiyle çözüme kavuşturmuştur. Kazanan insan ve inşaat mühendisliği olmuştur.
İnşaat mühendisliğinin kadim çağlardan geleceğe kurduğu köprü, mesleğimizin sıradanlaştırılmasının, önemsizleştirilmesinin, insani özelliklerinden kopartılarak mekanikleştirilmesinin, toplumsal yarar ilkesinden uzaklaştırılmasının mümkün olmayacağını simgelemektedir.
Ancak bugün ülkemizde inşaat mühendislerinin geldikleri nokta hayli düşündürücüdür. Maalesef karar vericiler tarafından inşaat mühendisliği ara eleman statüsüne getirilmeye çalışılmakta, alenî bir şekilde de bu niyet en yetkili ağızlardan ifade edilmektedir. Elbette niyet inşaat mühendisinin ara eleman olarak kabul görmesini sağlamak olunca kariyer sitelerinde şoförlük de yapabilecek inşaat mühendisi ilanları ile karşılaşılmakta, iş bulamayan inşaat mühendislerinin marketlerde kasiyerlik yapmak gibi işlerde çalıştıkları gözlemlenmektedir.
Bu bakış açısının eğitim sistemine yansıması olarak, üniversitelerde inşaat mühendisliği kontenjanı 2019-2020 eğitim döneminde 12370 bulmuş, başarı sıralamasına göre tercih edilebilme seviyesi 300.000’e kadar gerilemiştir.2019 yılı yerleştirmeler incelendiğinde kontenjanların %60’ı dolmuş, yerleştirilenlerin yaklaşık % 75‘inin 250.000-300.000 başarı sıralamasında bulunduğu görülmüştür.
Dünyadaki gelişim süreci; sanayi toplumu evresini, teknoloji toplumu evresini geride bırakıp bilgi toplumu evresini tekamül ettirirken böylesine geriyi hedeflemiş bir perspektif ile eğitim dizayn etmek köle toplum yaratmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Hal böyle olunca YÖK uygulamalarının anlamı da ortaya çıkmaktadır. Bugün “ara eleman” sorunu ülkemiz için yok sayılamayacak kadar önemlidir. Ancak YÖK’ün bu duruma bulduğu çözüm yukarıda bahsedilen eğilimin yansımasıdır. Yani mühendisliğin ara elemana dönüştürülmesinden başka bir şey değildir. Mühendislik eğitiminin pozitif bilimlere yatkınlığı olan ve hevesli kişiler tarafından alınabilecek bir formasyon meselesi olduğu, mevcut bölümlerin bile pek çoğunun bu formasyonu öğrencilerine kazandırmaya yeterli olmadığı bütün çıplaklığı ile göz önünde dururken maalesef karar vericiler mühendislik unvanını ulufe niyetine dağıtma eğilimindeler. Ancak, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini yadsımadan, inşaat mühendisliğinin temel vazifesi kendisine verilen komutu harfiyen uygulamak değil insanın doğayla olan çelişkisinde, bilgi ve birikimini yapı üretim sürecinde en aktif şekilde kullanarak yani mühendislik ürünlerinde karar verici pozisyonunda yer alarak insanlığın gelişimine katkıda bulunmaktır. Bu bağlamda acilen yeni eğitim döneminde İnşaat Mühendisliği bölümlerinde eğitim alınabilmesi için asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesi ve yeterli akademisyen kadrosu ve imkânları olmayan bölümlerin kapatılması ve kontenjanların azaltılması gerektiğini Yüksek Öğretim Kuruluna hatırlatıyor, bahse konu talebimiz için kararlı bir şekilde mücadele edeceğimizi bütün kamuoyuna duyuruyoruz.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞINA
ÖSYM tarafından hazırlanan 2020-YKS Sınav Kitapçığındaki “Hukuk, Mimarlık, Mühendislik, Tıp, Öğretmenlik, Diş Hekimliği, Eczacılık Programlarına Başvurabilmek İçin En Düşük Başarı Sırası Tablosunda (Tablo_1G), İnşaat Mühendisliği programlarına yerleştirme işlemlerinde başarı sıralamasının en düşük 300.000 olarak belirlendiği görülmektedir.
İnşaat mühendisliği eğitimi sayısal ve sosyal zekânın aynı potada harmanlandığı, analitik düşünme sisteminin verildiği, salt formüllerden ibaret olmasa da hesaplama yeteneğinin geliştirildiği, insanın güvenliğini ve konforunu merkezine aldığı ölçüde toplumsallık kazandırıldığı bir süreçtir. İnşaat mühendisliği bölümüne yerleştirilenlerin tüm bu özelliklere sahip olması ya da anlama ve kavrama potansiyeli taşıması zorunluluktur.
İnşaat mühendisliği eğitiminin olmazsa olmazı yeterli ve yetkin akademik personel, eksiksiz altyapı, staj ve laboratuvar olanaklarının bulunmasıdır. Öğrenci ile kurumun taşıdığı özelliklerin örtüşmesi, eğitimin niteliği ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldıracaktır.
İnşaat mühendisliği eğitimden başlayarak mesleki faaliyetlere kadar nitelikli olmak zorundadır. Çünkü güvenli, sağlıklı, işlevsel üretimin tek yolu budur. Diğer başka nedenlerle birlikte, niteliksizliğin yol açtığı sonuçlar, ne yazık ki başta depremler olmak üzere her türlü afette ve olağandışı durumda görünür olmaktadır. Bugün inşaat mühendisliği eğitiminin bir bütün olarak nitelikli olmadığı açıktır. Özellikle son yıllarda yeterli akademik kadro ve altyapı olmadan açılan inşaat mühendisliği bölümleri, artırılan kontenjanlar, meslek alanına olumsuzluk olarak yansımaktadır. Olumsuzluk sadece mesleki uygulamaların niteliksizliğiyle sınırlı değildir. İstihdam olanakları ile bölüm kontenjanları arasındaki uçurum, bir başka ifade ile arz-talep dengesizliği; işsizlik, düşük ücretler, güvencesizlik olarak biz inşaat mühendislerinin karşısına çıkmaktadır. Mesleği dışında pazarlamacı, kasiyer, tezgâhtar vb. olarak çalışmak zorunda kalması ve “inşaat mühendisi şoför aranıyor” şeklindeki iş ilanları ne yazık ki mesleğimizle ilgili algıyı resmetmektedir.
ÖSYM’nin, inşaat mühendisliği programlarına yerleştirmede başarı sıralamasını 300. 000 (en düşük) olarak belirlemesi nitelikli eğitim-nitelikli meslek bütünselliğini bozacak, mevcut olumsuzlukları kalıcı hale getirecektir.
Ülkemiz ve toplumumuz için inşaat mühendisliği mesleğinin niteliksizleştirilmesinin ve itibarsızlaştırılmasının önüne geçilebilir. Bunun yolu, inşaat mühendisliği programlarına yerleştirme işlemlerinde asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesinden ve kontenjanların azaltılmasından geçmektedir.
Talebim yeni eğitim dönemi başlamadan bu yanlıştan dönülmesi, başarı sıralamasının ve bölüm kontenjanlarının yeniden düzenlenmesidir.
Saygılarımla,
Ad, Soyad