Türkiye doğal afet risklerinden etkilenme türlerine göre deprem, sıcak hava, soğuk hava ve kuraklık afetleri ile ilgili olarak ilk %10 luk dilimde ölüm oranı, ekonomik-sosyal servet kaybı ve verim kaybı bağlamında yer almaktadır.
Dünya ülkeleri doğal afetlerden oldukça fazla etkilenmiştir. Can kayıpları çok fazla yaşanmış ayrıca ülke ekonomileri oldukça zarar görmüştür. 1990-2000 yılları doğal afet risklerini azaltma amaçlı etkinliklerin programlandığı bir on yıl (IDNDR) olarak düşünülmüş, 1994 yılında Yokohama Konferansı ile yeni strateji ve ilkeleri tanımlanmıştır. BM 2000 yılından başlayarak yalnızca risk azaltma hedefli Afetlerin Azaltılması Uluslararası Stratejisi (ISDR) hazırlamıştır.
Ülkemizin de taraf olduğu Hyogo Protokolü (2005) ile dünyada meydana gelen, büyük can ve ekonomik kayıplara neden olan depremler sonrası yıllardır yapılan çalışmalar değerlendirilerek tehlike, kırılganlık ve risk kavramları yeniden tanımlanmış ve “Kriz Yönetimi”nden “Risk Yönetimi”ne geçilmiştir.
Afet risklerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar dünya çapında 1980 li yıllarda başlamıştır. Türkiye de ise 1999 Marmara Depremi afet yönetimi konusunda dönüm noktası olmuştur. “Kriz Yönetimi”nden “Risk Yönetimi”ne geçilmiştir.
Özellikle hızlı kentleşme bazı kentlere daha iyi imkân, daha yüksek yaşam kalitesi, daha iyi hizmete erişim hakkı sunarken, bazen de plansızlığa, çevre kirliliğine, niteliksiz yapılaşmalara neden olmuştur. Kentleri afetlere dirençli hâle getirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla bütünleşik afet yönetimi ile kentsel planlama, çevre koruma, ekonomik ve toplumsal kalkınma birlikte ele alınmalıdır. Ulusal bütünleşik afet tehlike ve risk haritalarının, çevre düzeni ve imar planlama süreçlerine dâhil edilmesi gerekmektedir.
İzmir’in doğal afet risklerine deprem açısından baktığımızda yapılarımızın insan hayatı yönünden büyük risk olduğunu geçmişte yaşadığımız bazı depremler bizlere göstermiştir. Depremlere karşı önlem alma çerçevesinde yasal düzenlemelerle yeni yapılacak yapılarımızın yapı kalitesi arttırılmaya gayret edilmiştir. Ancak halihazırda bir yapı stokumuz mevcuttur. Bu yapı stokumuzun depreme karşı ne kadar güvenli olduğu konusunda bir fikrimiz yoktur. Mevcut yönetmelikler çerçevesinde bu yapıları incelemek hem zaman açısından hem de maddi kaynaklar açısından oldukça zordur. Onun yerine bilimsel çalışmalarla güvenilirliği kanıtlanmış, yaygın kullanılan hızlı tarama yöntemleri kullanılarak yapı envanteri çıkarılabilir. Afet zararlarının azaltılması çerçevesinde hazırlık kapsamında yapı envanterinin belirlenmesi “Risk Yönetimi” nin birinci aşamasıdır. Kent planlamasına altlık oluşturabilecek bir çalışmadır.
İzmir’de de risk azaltma çalışmaları kapsamında çeşitli zamanlarda yapı stoku belirleme çalışmaları yapılmıştır. İlki 1999 yılında RADIUS PROJESİ Birleşmiş Milletlerin yardımı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmıştır. Meslek Odaları, Üniversiteler ve çeşitli Kamu Kurumları da bu proje içerisinde yer almışlardır. Bu projenin iki ana hedefi vardır.
- Deprem Hasar Senaryosunu geliştirmek (olası bir depremde meydana gelebilecek hasar bölgelerini, hasarların niteliklerini ve boyutlarını belirlemek)
- Risk Yönetim Planını hazırlamak (deprem felaketini hafifletmeye, vereceği zararları azaltmaya yönelik eylem planı hazırlamak)
İkinci çalışma, RADIUS Projesinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra mevcut yapı stokunu belirlemek amaçlı üç pilot bölgede (Alaybey, Manavkuyu, Basın Sitesi), İMO İzmir Şubesi ve Dokuz Eylül Üniversitesinin iş birliği ile yapılmıştır. 2009 yılında yapılan bu pilot çalışma; 1999 yılında tamamlanan Radius Projesinin güncellenmesi ve binalar ölçeğinde detaylandırılmasının gerekliliğine dikkat çekmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada İzmir’de pilot olarak seçilen, Alaybey (259 bina), Manavkuyu (696 bina), Basınsitesi (535 bina) semtlerindeki toplam 1490 binanın envanterinin kapsamlı olarak çıkartılması amaçlanmıştır.
Bir üçüncü çalışma ise 15 Kasım 2011 tarihinde başlanarak 2012 yılında tamamlanan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve İnşaat Mühendisleri Odası’nın imzaladığı protokol çerçevesinde yapılan Balçova ve Seferihisar ilçelerinin yapı stoku envanteri çalışmasıdır. Protokol kapsamında, incelenen bölgeler için sismik risk haritaları ortaya çıkarılmış ve yaklaşık 10.500 adet binanın sonuçlarına dayanarak, İzmir için mevcut yapı stoku hakkında güvenilir değerlendirmeler yapılmıştır.
Yapı stoku envanter çalışmaları, kenti yönetenlerin deprem tehlikesi açısından kente yapılacak müdahale çalışmalarında öncelikli değerlendirme sıralamasının belirlenmesinde kullanılacak değerlendirme yöntemlerinin ihtiyaç duyduğu parametreleri içermektedir.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi
KAYNAKLAR;
- Afetler Politikası ve Sakınım Planlaması ( Murat BALAMİR ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü )
- İMO İzmir Şubesi – BÜLTEN ( Jale Alel- İnşaat Mühendisi)