İzmir Deprem Sempozyumu Gerçekleşti

Şubemiz tarafından düzenlenen İzmir Deprem Sempozyumu 26-27 Ekim 2021 tarihlerinde Tepekule Kongre Merkezi`nde gerçekleşti.

Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Eylem Ulutaş Ayatar, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ve İzmir Büyükşehir Belediyesi adına Başkan Danışmanı Alim Murathan`ın açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumda aşağıdaki başlıklarda 22 sunum yapıldı.

  • Sisam Depreminin Geoteknik Deprem Mühendisliği Yönünden Değerlendirilmesi
  • Sisam Depreminin Yapı-Deprem Mühendisliği Yönünden Değerlendirilmesi
  • Sisam Depreminin Ardından Yetkinlik ve Mesleki Sorumlulukların Değerlendirilmesi
  • Deprem Risk Değerlendirmeleri ve Yapısal Müdahaleler
  • Afet Riski ve Deprem Sigortası
  • Kentsel Dönüşüm
  • Yapı Denetim Sistemi

İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Eylem Ulutaş’ın Açılış Konuşması

İzmir Deprem Sempozyumu – Eylem Ulutaş Ayatar

Sayın TMMOB 2. Başkanım, Sayın Oda Başkanım ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Kamu kurumlarının değerli yöneticileri, temsilcileri, değerli Şube Başkanlarım ve Yönetim Kurulu üyeleri, değerli TMMOB İzmir İKK Sekreterim, Meslek Odalarımızın değerli Şube Başkanları ve Yöneticileri, Kent Konseylerimizin değerli Başkanları, Değerli Meslektaşlarım, değerli konuklar, değerli basın mensupları, hepiniz hoş geldiniz.

Ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde ilk kez  bu kadar kalabalık bir şekilde yine yanyanayız. Şubemizin 47. Döneminin başında pandemi nedeniyle karşı karşıya kaldığımız zor şartları hep birlikte dayanışmayla yürütme gayretinde olduk. Ardından bir deprem yaşadık, İzmir merkezinin yaklaşık 70 km uzağında oluşan bir depremle hepimiz sarsıldık. Bu iki olayda yakınlarımızı, dostlarımızı kaybettik. Ancak zor zamanlarda üzerimize düşen sorumlukların yine birlikte yan yana dayanışma ile nasıl üstesinden gelebileceğimize de şahit olduk. Pandemi döneminde deneyimli meslektaşlarımızın ihtiyaçları için yardımına koşan genç meslektaşlarımıza, depremde İzmir halkına deneyimlerini bilgilerini aktarmak için sahaya çıkan, deprem sonrası İzmir Büyükşehir Belediyesinin yaptığı protokolle Bayraklı ilçesinde başlattığı Yapı Stoğu Envanterinin Çıkarılması Deprem Riski Açısından Önceliklendirme çalışmasında görev alan meslektaşlarımıza, çok kıymetli akademisyenlerimize ve tüm bunları yaparken Şubemize, Odamıza da sahip çıktıkları için tüm üyelerimize de teşekkür ederek başlamak istiyorum konuşmama.

17 Ağustos Depremi hemen hemen her kesim için milat kabul edildi. O nedenle her 17 Ağustosta Odamızın tüm Şubeleri eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirir. 17 Ağustos 2020 tarihinde de Şubemizin yapmış olduğu basın toplantısında İzmir merkezli yaşanabilecek bir depreme dikkat çekerek bir tablo ortaya koymuştuk. Ama dikkat çekmek istediğimiz büyüklükte bir depremi henüz yaşamadık. Bu nedenle “bir uyarı depremi” diyoruz 30 Ekim Depremine. Ancak bu deprem sonrası ortaya çıkan tabloya baktığımızda korkmamak elde değil. İlimizdeki yapı stoğuna duyduğumuz güvensizliği gözler önüne seren bu deprem sonrası için bugün yapılmayan her çalışmanın yarına ertelenmesinin çok geç olacağını ifade etmeliyim.

Ve 30 Ekim Depreminin birinci yılına sayılı günler kaldı. Takvim hızla akarken, depremin yarattığı etkiyi  hala hissediyoruz. Çünkü acıların, yarattığı sorunların yakıcılığı hala taptaze. Elbette öncelikle kaybettiğimiz canlarımızı anmak isterim.  Yakınlarına sonsuz sabır diliyorum. Hiç beklenmedik bir anda yitip giden yaşamlar bize bir sorumluluk yükleyerek malesef sona erdi. Yine diyelim;  hiçbir şey eskisi gibi olmamalı artık. Bilimin, mühendisliğin ve teknolojinin uçsuz bucaksız ilerleme arzusuyla vardığı nokta zaman zaman gözlerimizi kamaştırıyorken, 2020 yılında 117 insanımızı afete dönüştürdüğümüz doğa olayı bizden almamalıydı. Gerçekten, artık hiçbirşey eskisi gibi olmamalı.

Peki ne yapmalıyız?

Elbet bu salonda bulunan ve bu sempozyumu başından sonuna kadar ekran başından takip edecek herkes kendine soracaktır, sormalıdır da.

İMO İzmir Şubesi bu dönem başında, daha 30 Ekim’i yaşamadan ülkemizde daha önce yaşadığımız deneyimlerden yola çıkarak biz de sorduk kendimize.  Bu dönem boyunca yapılacaklar listesi hazırladık ve döndük baktık ki daha gidecek çok yolumuz var.

İlk olarak mühendislik eğitimi üzerine sözümüz var dedik. Akademik ve fiziksel yeterliğe sahip olmadan ve mezun olanlara istihdam alanı yaratmadan bu kadar inşaat mühendisliği bölümünün açılmasına, başarı sıralamasının acilen değiştirilmesine yönelik sözümüzü üyelerimizle birlikte yaptığımız imza kampayasıyla söyledik. Bu söze sahip çıkan meslektaşlarımıza ve elbette bu sözü TBMM’ye taşıyan tüm milletvekillerine özellikle teşekkür etmek istiyorum.

Büyük sorumluluk yüklenen mühendislerin sorumluluklukları tanımlanırken, yetkilerinin yasalarda net olarak yer almaması, üretim sürecinde karar alıcı pozisyonda olmasının sağlanmaması  önümüzdeki sorunlardan biri olarak karşımızda duruyor.  Mühendislerin yetkilerinin arttırılması, çalışma şartlarının iyileştirilmesi, mesleki uzmanlıklarının tanınarak yetkinleştirilmesinin artık yasal olarak sağlanması gerekmektedir.

Değerli Meslektaşlarım, Değerli Konuklar,

Bu iki gün boyunca burada konuşulacaklarımızın bir kısmı daha önce de ifade ettiklerimiz, bir kısmı da çok yeni yaklaşımlar olacak. Mevcut güncel konular üzerine de konuşma fırsatı bulacağız. Aynı şeylerin tekrar  ifade edilecek olması hala o ısrarla söylediğimiz,  düzeltilmesi gerekenlerin çözüme kavuşturulmamış olmasındandır. İnanıyorum ki, yeni söylenecekler de  bu bakışı zenginleştirecek ifadeleri içerecektir.

Ama özetle şunu ifade etmek işaret etmek isterim: Bu sempozyumun bir hedefi var, bir muradımız var bizim.

Biliyoruz ki, dünyanın sismik olarak en hareketli topraklarından birinin üzerinde yaşıyoruz. Ancak unutmayalım, bir  doğa olayını afete dönüştürme noktasındaki maharetimizi mevcut kurulu sistemi koruyarak göstermiş oluyoruz. Bizim itirazımız, bu sisteme.

Bugün ilimizde, çok sayıda insan yapılarının güvenliğini sorguluyor, orta ve ağır hasarlı yapıların sahibi olan birçok kişinin önünde belirsiz bir süreç var. Amacımız, rant üzerinden şımartılan sektörümüzün, sağlıklı ve güvenli barınma hakkına hizmet etmesini sağlamak. Elbet bir sempozyuma yüklenecek bir görev değil, bunun farkındayım. Ama nihai hedefi bilerek, yapı üretim sürecinin bilimin dayattığı koşullarda yürütülebilmesinin önünü açmak ve bunda ısrarcı olmak. Amacımız bu, değerli meslektaşlarım.

Çok değerli konuşmacılarımız bizlerle olacak iki gün boyunca. Pandemi nedeniyle uzun süredir yolculuk yapmayan çok değerli konuklarımız bilgi ve deneyimlerini aktarmak üzere il dışından bizleri kırmayarak sempozyuma desteğini esirgemedi.

Yaşam şartlarının giderek zorlaştığı, geleceğe dair umutlarımızı tüketen günler yaşıyoruz. Ama yine yanyanayız, bilimin ışığında aydınlık günlere olan inancımızı kaybetmeden doğru bildiklerimizi ısrarla söylemek için buradayız. Sempozyum programına baktığınızda ağırlıkla teknik konuları konuşacağımızı göreceksiniz. Mühendislik hizmetlerinin bugünkü durumu, yetkin mühendislik, yapı üretimindeki denetim sürecinin hayati önemi,  Ege Denizi (Sisam) Depremi’nin geoteknik, yapı-deprem mühendisliği açısından değerlendirilmesi, deprem hasarları, depreme dayanıklı yapı tasarımı, bina stoğunun deprem riski açısından önceliklendirme çalışmaları, deprem zararlarının azaltılmasına yönelik yapısal müdahaleler, kentsel dönüşüm, yapı denetim, kurumların yürüttüğü çalışmalar ve mühendislerin cezai hukuki sorumlulukları konularını konuşacağız.

Ama tüm bunları konuşurken de bizim bir muradımız var değerli konuklar, tekrar hoşgeldiniz.

Sempozyum video kayıtlarına Şubemizin youtube kanalından ulaşılabilir:

📷 Sempozyum fotoğrafları için tıklayınız.