Ülkemizde bulunan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki demokratik kitle örgütü TMMOB, “Kamunun ve memleketin menfaatleri, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının hak ve yetkileri bakımından lüzumlu gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak” amacıyla 1954 yılında kurulmuştur.
1961 Anayasası’nda “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” olarak tanımlanan Birliğimizin anayasal statüsü, 1982 Anayasası’nda da korunmuştur.
Yasada tarif edildiği gibi, Birliğimizin görev ve sorumlulukları, üyelerimizin sicil kayıtlarının tutulması ve mesleki faaliyetlerinin düzenlenmesinin yanında kamu yararını ön planda tutarak faaliyet yürütmesidir.
2007-2009-2010-2011-2012-2013-2015-2016-2017-2018 ve son olarak 2020 yılında gündeme gelen değişiklik tekliflerinin özünde, elindeki yetkiler alınarak işlevsiz hale getirilmek istenmesidir. Birliğimize senelerdir yapılmak istenen müdahaledeki ısrarı anlamak için anayasada geçen kamu yararı terimini incelemek gerekmektedir.
“Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelișmesini sağlamak, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli șekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teșkilatı kurmak Devletin görevidir. Planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dıș ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliștirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli șekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girișimleri bu plana göre gerçekleștirilir.”… (Madde166, T.C. Anayasası, 2000)
Birliğimiz; herhangi bir siyasi görüş veya partiden bağımsız olarak bünyesindeki 26 meslek disiplininin uzmanlık alanlarını ilgilendiren(yapı denetimi, sanayi, imar, gıda, çevre, enerji, iletişim, teknoloji, bilişim, tasarım, ulaşım, madencilik, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi vb.) konular ile ilgili bilimin ve kamu yararının siyasetini yaptığı için hedef haline gelmektedir.
Tüm yurttaşlarımızı ilgilendiren ve ülke gündemi haline gelen büyük çaplı projeler dışında, yakın geçmişimizde İzmir’de yapılması planlanan ancak birliğimizin karşı çıkması ile engellenen yatırımlar incelendiğinde bu durum somut olarak anlaşılacaktır.
- Konak meydanı 1990’lı yıllarda satılmış, meydanın yerine Galleria isimli bir alışveriş merkezi dikilmiş olacaktı.
- İzmir-Çeşme Otoyolu’nun kent içi geçişi için viyadükler Kordon’a dikilecek, Kordon rekreasyon alanı olmayacak, bölge yaşanmaz hale gelecekti.
- İzmir Metrosu, Konak’ta yerin altından değil, yerin üstünden geçecek, Bahri Baba Parkı yok olacak, Basmane Garı’nın çatısı yıkılacak, kentin tarihi merkezi viyadükler ve ayakları ile işgal edilecekti.
- Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinin arsası satılacak, onun yerinde alışveriş merkezini de içeren çok katlı bloklar bulunacak, kentimiz önemli bir sanat merkezinden mahrum kalacaktı.
- İnciraltı’nda 330.000 m2’lik alanda yeni AVM’ler dikilecek (mevcut AVM’lerin 3 katı) İzmirlilerin nefes aldığı alanlardan biri daha yok olacaktı.”
- Havagazı Fabrikası’nın bulunduğu alanda iş ve alışveriş merkezi inşa edilecek, kent önemli bir kültürel-sosyal etkinlik alanından mahrum kalacaktı
- Balçova Teleferik yamaçları yapılaşmaya açılacak, Bölgedeki ormanlar talan edilecek ve kent, yeşil dokusunun bir kısmını yitirecekti.
- Mavişehir’in batısında yer alan sulak alan “ballı takas” ile yapılaşmaya açılacak, kuş cennetinin devamı niteliğindeki bu bölgede çok katlı yapılar yükselecekti.
Sadece yukarıda bahsi geçen yatırımlar incelendiğinde bile birliğimizin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.
Hukuksuz bir şekilde yapılmaya çalışılan yasa değişikliğine karşı meslektaşlarımızı dayanışmaya çağırıyoruz.